Alaycı Kuş / Suzanne Collins

Alaycı KuşAlaycı Kuş

Alaycı Kuş’tan…

Başımı eğdim ve ayakkabılarımın yıpranmış deri yüzeyini kaplayan ince kül tabakasına baktım. İşte tam burası, bir zamanlar kız kardeşim Prim’le paylaştığımız yatağın durduğu yerdi. Şu tarafta mutfak masası vardı. Tamamen yerle bir olup bir kömür yığınına dönüşen şöminenin tuğlaları, evin kalan kısmı için bir nirengi noktası olmuştu. Başka türlü bu gri denizde yolumu nasıl bulabilirdim?

12. Mıntıka’dan geriye neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. Bir ay kadar önce, Capitol’ün bomba yağmuru zavallı maden işçilerinin Dikiş’teki evlerini, şehirdeki dükkânları, hatta Adalet Binası’nı yerle bir etmişti. Kendini bu yangından kurtarmayı başaran tek yer Galipler Köyü olmuştu. Nedenini tam olarak ben de bilmiyordum. Belki de Capitol’den iş için buraya geleceklerin kalacak bir yerleri olsun istenmişti. Raportörler. Madenlerin durumunu değerlendirmek üzere gönderilmiş bir komite. Geri dönüş yapan sığınmacıları kontrol etmeye gelmiş bir manga Barış Muhafızı.

Ancak benden başka geri dönen yoktu. Zaten ben de kısa bir ziyaret için gelmiştim. 13. Mıntıka’daki yetkililer geri dönmeme şiddetle karşı çıkmışlardı. Beni korumak için en az bir düzine görünmez hava aracının başımın üstünde dönüp durması gerekeceğini ve ortada ele geçirilecek yeni bir istihbarat olmadığını bahane ederek, bunu maliyeti yüksek ve gereksiz bir macera olarak gördüklerini söylemişlerdi. Yine de olanları kendi gözümle görmem gerekiyordu. Bu öyle büyük bir ihtiyaçtı ki, işi, planlarını gerçekleştirmelerinde işbirliği yapmam için ön koşul olarak öne sürmeye kadar götürmüştüm.

Nihayet, Capitol’deki isyancıları organize eden Baş Oyunkurucu Plutarch Heavensbee ellerini havaya kaldırıp, “Bırakın gitsin,” demişti. “Koca bir ay yerine bir gün kaybetmeye razıyım. Belki de On İki’de küçük bir tur atmak, onu aynı tarafta olduğumuza ikna edebilir.”

Aynı taraf. Sol şakağıma, Johanna Mason’ın tel bobini başıma indirdiği noktaya bir ağrı saplanmıştı; elimi üzerine bastırdım. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ayırt etmek için debelenirken anılar çevremde fır dönüyorlardı. Beni şehrimin harabeleri arasında öylece durmaya hangi olaylar dizisi itmişti? Gerçekten zorlanıyordum; çünkü Johanna’nın neden olduğu beyin sarsıntısı tamamen

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir