Gelibolu Cehennemi / Walter Von Schoen

Gelibolu CehennemiGelibolu Cehennemi

Gelibolu Cehennemi’nden…

Haftalardır Çanakkale Boğazı’ndaki tabyalardaki gözcüler, her gece monoton gece nöbetini icra ediyor, makaslı dürbünlerle girişi bucak bucak tarıyor, Ege Denizi’nin karanlıklarını gözlemeye devam ediyordu. Bataryalar daima ateşe hazır hâlde bulunuyordu, projektörlerin ışık demeti Kilitbahir civarını, –Boğaz’ın en dar yerini– gün gibi aydınlatıyordu. Orada bir dizi basit mayın adeta kurbanlarının (gemilerin) altında bekleşiyordu.

Gözler her ne kadar ağrısa, aşırı yorgunluktan yaşarsa da bir an bile dikkat elden bırakılmıyordu. Aksi takdirde İngiltere’nin güçlü gemileri karanlık gecede savaş ilan etmeden kolayca tabyalara baskın düzenleyebilir ve cepheyi yarabilirdi.

3 Kasım’da gün ağarmasıyla güneşin ilk ışıkları doğu tarafını kızıla boyuyor, Çanakkale Boğazı’nın o yöne doğru akan sularının ve sahilinin üzerine doğru süzülüyordu. Gelibolu’nun tepeleri koyu vişneçürüğü rengiyle kaplıydı. Görüş berraklaşıyor, nöbetçi erler daha uzakları görebiliyordu. Bu arada nöbetçilerin bakışları birdenbire savaş gemilerinin havada uzanan dumanlarına ve sancak direklerine yöneldi. Boğaz girişinde yol alan İngiliz gemilerinin bacalarından çıkan kesif dumanlar ve sancak direkleri son zamanlarda ne kadar da sık görünür olmuştu.

Bugün sekiz büyük gemi ve birkaç torpido botu eskisinden daha da yakınlaşmış gözüküyor. 16 km mesafede bulunuyorlar. Devasa gemilerin üstünde aniden şimşek çakar gibi parıltılar oluşuyor ve derin bir homurtuyla ilk ağır obüs mermileri yaklaşarak vızıldayıp gidiyor.

Dış tabyalardaki her yerde -Seddülbahir, Kumkale ve Orhaniye’de- obüsler patlıyor, taşı, toprağı havaya savuruyor, âdeta yerin altı üstüne geliyor ve fasılasız bir gök gürültüsü Gelibolu’nun tepelerinden yuvarlanıp gidiyordu.

Kudretli İngiltere çelik yumruklarıyla kapıları dövüyor, bununla da Boğaz’a girmeyi çok arzuladığını ve transit geçiş istediğini göstermek istiyordu.

Bir atış talimindeki gibi uzun menzilli İngiliz topları kendilerine cevap veremeyen, verse de atışları ulaşamayan bu eskimiş bataryaların üstüne ateş açtı. Seddülbahir üzerindeki korkunç bir patlama havayı titretti. Ağır bir top, batarya avlusunun ortasında bulunan cephaneliğin toprak siperlerine isabet etti; aynı ikiz kuleden çıkan ikinci bir mermi onu takip etti ve atış siperlerini tamamıyla delip geçti. Hemen hemen 10 bin kg….

LİNK

Author: epubindir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir