İnka Altını / Clive Cussler

İnka Altınıİnka Altını

İnka Altını’ndan…

Sallar birbirine tutturulmuş kamış demetlerinden yapılmış, uçları yukarıya doğru kıvrılmıştı. Bu demetlerin altı tanesi bir sal oluşturmuş, sonra kenarlar ve kirişler bambuyla sağlamlaştırılmıştı. Yükselen burun ve kıç, köpek başlı yılan biçimindeydi. Aydedeye uluyormuş gibi kalkık duran başta, çene hafif aralıktı. Filonun komutanı olan kişi, en öndeki salın sivri burnuna konmuş taht gibi bir sandalyede oturmaktaydı. Pamuklu bir tunik giymişti. Üzerinde turkuaz pullar işliydi. Sırtına renk renk işlemeli bir pelerin atmıştı. Başını tüylü bir miğfer, yüzünü de altın bir mask örtüyordu.

Kulaklarındaki çeşitli süsler, boynundaki kocaman gerdanlık, kollarının yukarılarına kadar çıkan bilezikler, güneşin altında sarı sarı parlıyordu. Pabuçları bile altından yapılıp biçimlendirilmişti. Bu görünümü daha da şaşırtıcı kılan şey, tayfaların süsünün de ondan pek geri kalmayışıydı.

Denizin çevresine yayılmış verimli topraklarda yaşayan yerli toplum, bu yabancı filo kendi sularına girerken korku ve dehşet içinde bakıyorlardı. Ülkelerini bu işgalcilere karşı korumak gibi herhangi bir girişimde bulunmadılar. Basit insanlardı bunlar. Avlanır, tuzakla tavşan yakalar, balık tutar, tohumlu bitkilerle fıstık türü ürünler toplarlardı. Çok eski bir kültürleri vardı. Doğuda ve güneyde yaygın imparatorluklar kurmaya kalkan komşularına benzemezlerdi. Tanrılara koca koca tapınaklar dikmeden, sessizce yaşar ve ölürlerdi. Şu anda da suların üzerinde sergilenen o zenginlik ve güç gösterisini hayranlıkla izlemekteydiler.

Gelen filoyu, ruhlar dünyasından çıkma savaşçı tanrıların, bir mucize sonucu görünür hale dönüşmesi olarak yorumlamışlardı. Esrarengiz yabancılar kıyılara biriken insanlara hiç aldırış etmeden, çala kürek kendi hedeflerine doğru ilerlediler. Kutsal bir görevleri vardı onların. Akıllarını dağıtabilecek şeyleri görmezden geliyorlardı. Teknelerini çok kararlı biçimde yönlendiriyorlardı. Kıyıdaki seyircilerine bakmak için bir tanesinin bile başı yana dönmedi

Tanıtım Bülteni’nden…

İnka Altını 1532 yılında, küçük bir filonun bir iç denize gelişiyle başlıyor. Oraya gelmiş geçmiş en zengin hazineyi saklayıp gidiyorlar. Hazineyi koruma işini bir şeytan-tanrı’ya emanet ediyorlar. 1578’de efsanevi Sir Francis Drake, içi ispanyol altınlarıyla dolu bir kalyonu ele geçiriyor, orada saklı hazinenin anahtarını da buluyor. Hazinenin büyüklüğünü, yerinden kaldırmak için iki yüz kişiye gerek olduğunu da öğreniyor. Drake’in ikiye ayrılan filosu yola koyulurken bir deprem oluyor, dev dalgalar hazine anahtarını taşıyan gemiyi sekiz mil içeriye, balta girmemiş ormanlara fırlatıyor, bir tek kişi sağ kalıyor.
İnka Altını, Clive Cussler’ın da, Dirk Pitt’in de en parlak dönemini simgeleyen bir serüven. Sinema gibi!

CLIVE CUSSLER

Clive Cussler (d. 15 Temmuz 1931, Aurora, Illinois), ABD’li macera romancısıdır. En önemli karakteri deniz mühendisi, devlet ajanı ve maceracı Dirk Pitt’tir. Bir diğer karakteri ise Kurt Austin’dir. Yazarın pek çok kitabı arasında Titanik, Altın Buda, Sahra, Valhalla’nın Yükselişi ve Kayıp Kent gibi çok satanlar bulunur.

Clive Cussler
Clive Cussler

Clive Cussler, Aurora, Illinois’de doğdu. Çocukluğu burada geçen yazar iki yıl Pasadena Şehir Koleji’ne devam ettikten sonra, Kore Savaşı’nda hava kuvvetlerine girerek, Askeri Hava Nakliyat Servisi’nde uçuş teknisyeni ve uçak mühendisi olarak görev yaptı. Ordudan terhis olduktan sonra, ülkenin en ünlü reklam ajanslarından birinde, metin yazarı olarak hayata atıldı. Birkaç yıl sonra da sanat yönetmenliğine yükseldi.

Hollywood’da radyo ve televizyon reklam yazarlığı ve yapımcılığı yaptı. Cannes Film Festivali de dahil olmak üzere uluslararası alanda çesitli ödüller kazandı. Cussler 1965 yılında roman yazmaya başladı. Dirk Pitt’in maceralarını konu alan ilk romanı 1973 yılında yayınlandı. 1996 yılında yayınlanan ilk belgesel eseri “Deniz Avcıları”, Deniz Koleji Guvernörler Kurulu ve New York Devlet Üniversitesi tarafından doktora tezi olarak kabul edildi. Yine aynı eserle Mayıs 1997’de Edebiyat Doktoru ünvanıyla ödüllendirildi. 1874 yılında kurulan kolej, o tarihten bu yana bu ödülü ilk kez vermiştir. Cussler’ın en çok satan 16. eseri Atlantis Bulundu Aralık 1999’da G. P. Putnum & Sons tarafından yayınlandı ve aylarca en çok satan kitaplar listesinde kaldı. 17. eseri Mavi Altın ve 20. eseri Valhalla’nın Yükselişi Ağustos 2001’de kitap piyasaya çıkmadan haftalarca önce Amazon.com’un en çok satan kitaplar listesinde, 1 numaraya çıktı.

Cussler‘ın kitapları yüzden fazla ülkede kırk dile çevrilmişir ve yüz yirmi milyondan fazla, okuyucusu vardır. Cussler; batık gemileri bulup çıkarmakla, ün salmıştır. Ulusal Sualtı ve Denizcilik Kurumu’nun (NUMA) kurucusudur. Bu Amerikan denizcilik ve deniz kuvvetleri tarihi araştırması yapan, kâr amacı gütmeyen bir kuruluştur. Cussler, denizcilik uzmanı ekibi ve NUMA gönüllüleri tarihi değeri olan altmıştan fazla, sualtında bulunan batık enkazın yerlerini keşfetmiştir. Buldukları batıkları kanıtlayıp belgeledikten sonra, bunların çıkarılma haklarını hiçbir kâr amacı gütmeden, üniversitelere ya da yetkili devlet kuruluşlarına, devretmektedirler. NUMA, denizcilik tarihi ve bağış yapma hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler için, Eylül 1998’de bir internet sitesi kurmuştur. Su altında yaptığı olağanüstü keşifler nedeniyle, Lowell Thomas madalyasıyla ödüllendirilmiştir.

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir