Parola Mandarin / Ruth Rendell

Parola MandarinParola Mandarin

Parola Mandarin’den…

Tekrar taksiye bindiler. Havalandırmalı binadan çıkıp havalandırmalı arabaya girene kadar hissettikleri sıcaklık, yavaş yavaş pişmesi gereken bir güveç için hazırlanmış ölçülü bir fırını anımsatıyordu adeta. Şoför şehrin içinden geçerek, onları, arkeologların Markiz’in, kocasının ve oğlunun bedenlerinin yanı sıra, onlara yeni hayatlarında eşlik edecek olan hizmetçilerin kil vücutlarını, erzak ve sanat eserlerini de buldukları kazı bölgesine götürdü. Üzerlerindeki giysiler toz haline gelmiş olan diğer bedenler iskelete dönüşmüştü. Yalnızca biçimsiz ve iğrenç görünen, görmeyen boş gözlerle bakan, yirmi kat boyalı kumaşa sarılmış

Markiz hayatın mumyalanmış ayrıntılarını muhafaza etmekteydi.

Büyük ve derin dikdörtgen mezara ahşap ızgaradan bakarlarken, Mr. Sung Fodor’un Çin Halk Cumhuriyeti Rehberi’nden oldukça uzun bir parçayı harfi harfine alıntıladı. Kuvvetli bir hafızası vardı. Wexford’un ideogramları deşifre edemediğinden dolayı kendi lisanını okuyamadığına inanıyordu. Oysa, alıntı

yaptığı rehber Wexford’a aitti, önceki gece masumca ondan ödünç almıştı.

Wexford dinlemiyordu bile. Bebek yüzlü, pembe yanaklı ve çekik gözlü Mr.

Sung’dan kurtulabilmek için çok şey verebilirdi. Dünya üzerindeki başka herhangi bir ülkede, bir aylık maaş kadar rüşvet vermek, ki bu miktarı Wexford kolaylıkla gözden çıkarırdı, onu rehber-çevirmeninden uzaklaştırabilirdi. Bahşiş vermenin bile yasak olduğu Çin’de ise Mr. Sung’a rüşvet yedirmek imkânsızdı. Genç yaşma rağmen parti üyesi olan bu adamın gözlerinde, Mao Zedong da dahil, kendi yöresi Hunan ilinde yetişen büyük devlet adamlarından bahsettiğinde bağnaz bir ışık belirir ve adeta gevşek kasları gerginleşirdi. Wexford, bundan belki de yirmi yıl sonra, bir sabah Times gazetesini açtığında, Çangşa’lı kırk yedi yaşındaki bir Sung Lao Cong’un Çin Komünist Partisi’nin yeni başkanı olduğu haberiyle karşılaşıp karşılaşmayacağını merak ediyordu bazen. Yüksek bir olasılıktı bu. Mr. Sung ezberlenmiş paragrafının sonuna geldiğinde, görevine devam etmek istemez gibi olduysa da yan çizmeyi reddetti.

-Pekâlâ, gidelim mi ? Şimdi porselen fabrikasını, akşam yemeğinden önce de Öğretmen Eğitim Fakültesi’ni ziyaret edeceğiz.

Wexford:

-Hayır, ziyaret etmeyeceğiz.

Ayak bileği kemiğini sivrisinek ısırmıştı. Aşırı sıcağın altında, vücudundan, pişen

LİNK

Author: epubindir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir