Kör Talih / Stanislaw Lem

Kör TalihKör Talih

Kör Talih’ten…

Sonuncu gün hepsinden daha uzun ve gergin geçti. Sinirli veya korkmuş olduğum için değil; öyle olmam için bir neden yoktu. Kendimi, çeşitli dillerin konuşulduğu bir kalabalığın ortasında, çok yalnız hissediyordum. Kimsenin bana aldırdığı yoktu; eskordanın bile ortada görünmüyordu. Zaten hiç tanımadığım kişilerdi. Bir gün sonra sahte kimliğimden kurtulacağımı bilmek gerçekte beni rahatlatıyor olmalıydı. Zira, bir an için bile, Adams’ın pijamasıyla uyumakla, makinesiyle tıraş olmakla ve körfezde dolaşmış olduğu yerlere gitmekle, kaderi ayartacağıma inanmamıştım. Yol boyunca bir pusu kurulmasını da beklemiyordum -adama otoyolda hiçbir zarar gelmemişti- Roma’da geçireceğim tek gece boyunca ise, özel koruma altında olacaktım. Sadece bu işin bitmesi için sabırsızlık içindeydim, böyle dedim kendi kendime, hem zaten artık görevin fiyasko ile sonuçlandığı anlaşılmıştı. Kendime daha bir sürü aklı başında şey söyledim, fakat bütün bunlar günlük programımı sürekli aksatmamı engellemedi.

Kaplıcayı ziyaretten sonra, Vesuvio oteline saat üç suların da geri dönmem gerekiyordu. Ne var ki, daha ikiyi yirmi geçe otelin yolunu tutmuştum, sanki beni oraya sürükleyen bir şey vardı. Odamda bir şey meydana gelmesine ihtimal yoktu, bu yüzden bir müddet sokakta aşağı yukarı yürüdüm. Mahallenin her yerini biliyordum – köşede bir berber dükkanı, birkaç kapı aşağıda bir tütüncü dükkanı, bir seyahat acentası, sonra geride, yan yana duran binaların içinde, otelin park yeri vardı. Eğer oteli geçip yokuş yukarı yürüyecek olursanız, bir ayakkabı tamircisinin -oraya Adams onarılması için sapı kopmuş bavulunu bırakmıştı- önünden geçiyordunuz -bir de yirmi dört saat açık olan küçük bir sinema salonu vardı. İlk akşam neredeyse içine dalacaktım, zira afişlerdeki gül pembesi yuvarlakların gezegenler olduğunu sanmıştım. Hatamı ancak bilet gişesinin önünde anlamıştım: Afişte gösterilen şey çok büyük bir popoydu. Boğucu sıcak beni etkilemeye başlamıştı, bu yüzden hızla geri gidip köşeyi döndüm ve bir seyyar badem satıcısıyla karşılaştım- bir önceki yılın kestane stoku artık tükenmişti. Vitrinde sergilenen pipoları gözden geçirdikten sonra, tütüncü dükkanına girdim ve sigara

LİNK

Author: epubindir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir