Ada / Aldous Huxley

AdaAda

Ada’dan…

«Dikkat,» diye bağırdı bir ses, sanki bir obua ansızın dile gelmişti. «Dikkat,» diye yineledi aynı yüksek, genzel, tekdüze ses. «Dikkat.»

Ölü yaprakların üstünde bir ceset gibi yatan, saçları keçeleşmiş, yüzü kir pas içinde ve bereli, giysileri partal, çamurlu adam, Will Farnaby, irkilerek uyandı. Molly onu çağırıyordu. Kalkmalı. Giyinmeli. Daireye geç kalmamalı.

«Sağol sevgilim,» diyerek doğruldu. Sağ dizine şiddetli bir sancı saplandı. Sırtı, kolları, şakakları da sızlıyordu.

«Dikkat,» diye ısrarla yineledi aynı ses. Will dirseğine dayanarak çevresine bir göz attı, ve şaşkınlıkla Londra’daki odasının gri duvarkağıdıyla sarı perdeleri yerine ağaçlar arasında bir açıklığı, bir orman sabahının uzun gölgeli, eğimli ışıklarını gördü.

«Dikkat.»

Neden «Dikkat» diyor bu ses?

«Dikkat. Dikkat.» diye diretiyordu ses. Ne garip, ne kadar anlamsız!

«Molly?» diye seslendi. «Molly?»

Bu ad belleğinin kapılarını açıverdi. İçine işlemiş o bildik suçluluk duygusuyla, birdenbire burnuna formal kokusu çalındı, önüsıra yeşil koridorda ilerleyen ufak tefek, canlı hemşireyi gördü, kolalı giysilerinin hışırtısını duydu. Hemşire, «Numara ellibeş,» dedi. Durdu ve beyaz bir kapı açtı. Will içeri girdi, ve karşısında, yüksek beyaz yatakta Molly’yi gördü. Yüzünün yarısını örten sargılarla, açık, mağaramsı ağzıyla Molly’yi. «Molly,» diye seslenmişti, «Molly…» Sesi boğazında düğüm, düğüm, ağlamış, yalvarmıştı, «Sevgilim!» Yanıt yok. Yalnızca kadının açık ağzından çıkan kesik, hırıltılı solukların gürültüsü. «Sevgilim, sevgilim…» Derken, birden avucundaki el bir an canlanmış, sonra gene durulmuştu.

«Benim,» dedi, «ben, Will.»

Parmaklar bir kez daha kımıldandı. Yavaşça, büyük bir çabayla, elinin üstüne kapandılar, parmaklarını bir an sıkıp cansızlaştılar.

«Dikkat,» diye bağırdı duygusuz ses. «Dikkat.»

Kendini kandırmak istercesine, yalnızca bir kazaydı, diye düşündü. Yol ıslaktı, araba beyaz çizginin ötesine kayıverdi. Her an olan kazalardan. Gazeteler benzeri olaylarla dolu. O da düzineyle benzer olayı gazeteye iletmemiş miydi. «Anne ve üç çocuğu çarpışma sonucu öldüler.» Aslında bunlara tümü konu dışıydı. Asıl olan, Molly, herşey sona erdi mi, diye sorduğunda, evet demiş olmasıydı; asıl olan, aralarındaki o son

LİNK

 

 

Author: epubindir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir