Einstein’ın Düşleri / Alan Lightman

Einstein'ın DüşleriEinstein’ın Düşleri

Einstein’ın Düşleri’nden…

Uzaklarda bir çarşının saat kulesi altıyı vurup susuyor. Gençten bir adam masasına kapanıyor. Çalkantılarla dolu bir başka gecenin ardından şafakla ofise gelmiş; saçları darmadağın ve pantolonu üzerinden dökülüverecek gibi duruyor. Alman fizik dergisine bugün yollayacağı yirmi bumburuşuk sayfalık yeni zaman kuramı elinde…

Kentten ses kırıntıları süzülüyor içeri: Taş zemine bırakılan bir süt şişesinin tıngırtısı, Marktgasse’de bir dükkân tentesini açan kolun gıcırtısı, sokaklardan birinde yavaşça ilerleyen bir seyyar sebze tezgâhı, yakınlardaki bir dairede konuşan bir adamla bir kadının fısıltıları…

İçeri süzülen loş ışığın altında masalar, uyuklayan kocaman hayvanlar misali gölgemsi ve yumuşak görünüyor. Adamın üstü yarı açık kitaplarla dolu karman çorman masası haricindeki dünden kalma evrakla kaplı on iki meşe masa gayet düzenli: İki saat sonra işbaşı yapacak her bir kâtip işe nereden başlayacağını tamı tamına bilecek. Ama şu anda, loş ışıkta masaların üzerindeki evrak, köşedeki saatten ya da kapının yanındaki sekreter taburesinden daha görünür değil. Şu anda tek doğru dürüst görünen, masaların gölgeli ve genç adamın kambur siluetleri…

Duvarda zar zor seçilen saat altıyı on geçtiğini söylüyor. Her geçen dakika ile yeni bir cisim biçimleniyor. İşte, metal bir çöp kutusu beliriyor. Şurada, duvarda bir takvim. Bir aile fotoğrafı, bir kutu ataş, bir hokka, bir dolmakalem… Bir daktilo, sandalyenin arkasına asılmış bir ceket… Derken duvarları kaplayan gece pusunda raflar beliriyor. Patent defterleri var bu raflarda. Patentlerden biri sürtünmeyi asgariye indirecek eğimli dişli bir matkapla ilgili. Bir başkası enerji dalgalanmalarında voltajı sabit tutan bir elektrik dönüştürücüsü öneriyor. Bir diğeri gürültüyü ortadan kaldıran şaryosu düşük hızlı bir daktilodan bahsediyor. Pratik fikirlerle dolu bir mekân burası…

Dışarıda, Alplerin zirveleri günışığı ile parıldamaya başlıyor. Haziran sonları… Aare üzerinde bir denizci sandalını çözüp iterek Aarstrasse’den yaz elmalarını ve çileklerini teslim edeceği Gerberngasse’ye götürecek akıntıya teslim ediyor. Fırıncı Marktgasse’deki dükkânına geliyor; kömür fırınını yakıyor, un ile mayayı karıştırmaya başlıyor. Sarmaş dolaş iki âşık

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir