Doktor Hastalandı / Anthony Burgess

Doktor HastalandıDoktor Hastalandı

Doktor Hastalandı’dan…

“Hayır,” dedi Edwin. “Dondurma istemiyorum. Hayır, çok teşekkür ederim, dondurma istemiyorum. Hayır, lütfen, hayır. Dondurma yok.”

“Rahatlayın,” diye geldi zenci vaiz tonu. “Rahatlayın, küçük dostum. Onun için buradasınız, rahatlamak için. Dondurma istemiyorsanız kimse size dondurma yedirmeyecek. Fikrinizi değiştirir, daha sonra yemek istersiniz diye dondurmayı başucunuza bırakıyorum.”

“Hayır,” dedi Edwin, “hayır, dondurma sevmem. Lütfen götürün.”

“Sakin olun şimdi. Belki sonra yemek istersiniz.” Zenci hademe ağırbaşlı bir tavırla dışarı çıktı. Edwin gergin bir halde yataktan kalktı, erimekte olan soğuk kâseyi aldı, atmaya hazırlandı. Sonra düşündü: “Dikkatli ol şimdi, dikkat, sakinleş, böyle bir şey yapman çok hoşlarına giderdi.”

“Onu istemiyorsan,” dedi tüplerin gergin adamı “bana ver. Bu akşam geldiğinde benim ufaklığa veririm. Bunun gibi her şeyi sever. Soğuk her şeyi. Yalayıp yutar, valla yutar.”

Edwin sabahlığını giydi, ejderhalarla kaplı Çin ipeğinden bir sabahlıktı ve adamın yatağına doğru yalpaladı. Yatağın ayakucunda bir sürü ihtişamlı çizelge vardı – su giriş çıkışı, tuz akışı, beyin-omurilik sıvısındaki protein miktarı, bunların yanı sıra tepeler ve derin vadiler çizen ateş ve nabız grafikleri. Bütün bunların üzerindeki isim mağrur ve basitti – R. Dickie. “Sana gazhaneyi göstermemi ister misin?” dedi R. Dickie. “Şu tepedeki ters duran şişeye bağlı tüp içime ilaç gibi bir şey döküyor ve bu tüp benim eski zımbırtıma bağlı, şu da arkama gidiyor, şunun ise nereye gittiğinden pek emin değilim. Böyle bir vinç kendimi kaldırabilmem için ve bu türden bir kafes de bir şeylerin bacaklarıma değmesine engel olması için. Neler düşünebiliyorlar hayret verici, di mi? Yerdeki şişeyi tekmelememeye bak, çünkü bir ucundan ona tutturulmuş olan tüp

diğer ucunda benim eski zamazingoma bağlı. Bütün gün damlayıp duruyor. Sonra ölçüyorlar. Harika, di mi? Cidden.” Kırmızı, elli yaşında bir yüzü vardı ve saçları dağınıktı, hastanede kalışı sanki balıkçı teknesinde geçen çetin bir seferdi.

“Sana ne oldu?” diye sordu Edwin.

“İşyerinde lanet olası bir merdivenden düştüm. Ben, kendim yapı

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir