İktisatçılar ve İnsanlar / Ayşe Buğra

İktisatçılar ve İnsanlarİktisatçılar ve İnsanlar

İktisatçılar ve İnsanlar’dan…

Ama konuya farklı vurgularla yaklaşmak da mümkün. Örneğin, iktisatçının bilgisinden çok, iktisatçının dünyaya bakışıyla ilgilenebiliriz. Daha doğrusu, iktisat bilgisinin niteliğine, iktisatçının dünyaya bakışını belirleyen unsurlardan yola çıkarak yaklaşabiliriz. Tarihin belirli bir döneminde, belirli bir sosyal ortamda, herhangi ‘bir disiplinden birinin dünyaya bakışıyla, o döneme özgü inançlar, istekler ve kaygılar arasında bir ilişki olacağı açık. İktisadın ve iktisatçının özel durumunda iyice belirgin ve önemli olan bu ilişki, tek yönlü bir ilişki de değil. İktisat düşüncesi, yalnızca içinden kaynaklandığı toplumun inançları, değerleri ve kaygılarını yansıtmıyor; aynı zamanda bunların biçimlenişlerinde, insan davranışları ve kurumsal yapıları etkileyişlerinde de önemli bir rol oynuyor.

Yani iktisatçı, varsayımlarını geliştirirken, topluma hakim olan dünyaya bakış biçimlerinden etkileniyor; sonra da toplum üzerinde bu biçimlerin hakimiyetini pekiştirecek yönde bir etki yapıyor. Bu etki, kısmen, iktisat politikaları kanalıyla, kısmen de iktisatçının toplumun “kendini anlamasına” yaptığı katkı yoluyla gerçekleşiyor. Yukarıda değindiğimiz “gerçekçi olmayan varsayımlar” sorunu, iktisat düşüncesiyle iktisat düşüncesinin toplumsal çerçevesi arasındaki bu karşılıklı etkileşim bağlamında ele alınabilecek bir sorun. Sorunu bu bağlamda ele aldığımız zaman, gerçekçi olmayan varsayımların nereden kaynaklandıklarını, nasıl bir işlev gördüklerini ve bunlardan vazgeçmenin neden bu kadar güç olduğunu görebiliyoruz.

Çalışmamız, yöntem konusuna bu açıdan yaklaşıyor ve seçtiği yaklaşımla yalnızca iktisatçılar için yazılmış standart bir yöntem metninden farklı özellikler taşıyor. Bu farklılık, kendini ilk olarak tartışma çerçevesinin çizilişinde gösteriyor. Burada sözkonusu çerçeveyi, yalnızca iktisatçıların ilgilendikleri konuları nasıl ele aldıklarını kapsayacak.biçimde değil, bu konuların nasıl tanımlandığını da kapsayacak biçimde çiziyoruz. İktisatçıların işlerini yaptıklarının yanısı-ra, yaptıkları da, yani iktisadın konusu ve tanımı da gündeme geliyor. iktisadın tanımı bir veri olmaktan çıkıp üzerinde düşünülen bir konu olmaya başlayınca da, birey, ekonomi ve toplum arasındaki ilişkiden sözetmek durumunda kalıyoruz. Bu noktada iktisadı artık “ekonomi bilgisi” olarak değil, birey, ekonomi ve toplum arasındaki ilişkinin belirli bir algılanışı olarak ele alıyoruz.

Disiplinin temel varsayımı, yani iktisatçıların sahip olduklarını

LİNK

Author: epubindir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir