Alamut Kalesi
Alamut Kalesi’nden…
1332 yılında, Fransa Kralı VI. Philip, Hristiyan aleminin kaybedilmiş kutsal topraklarını yeniden ele geçirmek için yeni bir haçlı seferi düzenlemeyi planladığı sırada Brocardus adında bir Alman papaz, krala bu seferde rehberlik etmesi için bir risale hazırlamıştır. Ermenistan’da bir müddet kalmış olan Brocardus, çalışmasının önemli bir bölümünü Doğu’ya yapılacak bu tarz bir seferde karşılaşılabilecek tehlikelere ve bunlar karşısında alınması gereken önlemlere ayırmıştı.
Brocardus, “Bu tehlikelerin arasında, kendilerinden uzak durulması ve lanetlenmesi gereken Haşhaşiler de vardır” diyordu, “ki kendilerini satarlar, insan kanına susamışlardır, bedel karşılığında masumları bile öldürürler ve ne kurtulmayı ne de hayatta kalmayı önemserler. Tıpkı Şeytan gibi, çeşitli milletlerin ve halkların hal ve tavırlarını, kılık kıyafetlerini, dillerini ve adetlerini taklit ederek adeta nurdan meleklerin kılığına girerler; böylece büründükleri koyun postları üzerlerinden düşer düşmez ölümü tadarlar. Onları bizzat görmediğimden ve yalnızca haklarında yazılanları okuyup, namlarını duyduğumdan bundan öte bir açıklama yahut bilgi sunamam.
Onların adetleri ve taşıdıkları işaretler; tıpkı diğer herkes için olduğu gibi benim için de bir sır olduğundan nasıl tanınabileceklerini tarif edemem. Ve onlar öyle berbat bir meslek icra ederler; herkes onlardan öylesine bir tiksinti duyar ki namlarını olabildiğince gizlemeye çalışırlar, bu yüzden kimliklerinin isimlerinden nasıl anlaşılabileceğini de söyleyemem. Bunlarla birlikte, kralın güvende olması ve korunabilmesi için önerebileceğim tek çare; etrafındaki en alt kademeden en üst kademeye tüm görevlilerin ismi, cismi, soyu sopu ve yeri yurdu kesin olarak bilinen kimseler olmasıdır.”
Brocardus’a göre Haşhaşiler son derece yetenekli ve tehlikeli türden kiralık katillerdi. Kendisi onları Doğu’nun tehlikeleri arasında saymış olsa da herhangi bir mekan; tarikat ya da milletle bağlantılı olduklarını açıkça ortaya koymadığı gibi; onlara herhangi bir dini inanış ya da siyasi amaç da atfetmemiştir. Haşhaşiler, merhametsiz ve işinin ehli katillerdi ve onlara karşı yapılacak savunma da böyle olmalıydı. Gerçekten de 13. yüzyıl civarında Haşhaşi kelimesi Avrupa dillerinde değişik şekillerde, ‘profesyonel kiralık katil’ anlamında kullanılmaya başlamıştı bile.
1348 yılında…