Eyüp Sultan ve Haliç / Ziya Şakir

Eyüp Sultan ve HaliçEyüp Sultan ve Haliç

Eyüp Sultan ve Haliç’den…

Bizanslılar Haliç’e Hirisokeras adını vermişlerdir. İki kelimeden mürekkep olan bu isim, Altın boynuz demekti. Sonradan Avrupalılar bu ismi “Korendor” olmak üzere, kendi lisanlarına tercüme etmişlerdir.

Bazı eski muharrirler, Bizanslıların bu limana verdikleri ismi, Yunan esatirinden İyon’un kızı Keraesa’ya atfetmektedir. Bazı muharrirler de Haliç’in bir geyik boynuzuna benzediğini ileri sürerek bu sebepten dolayı Haliç’e Altın boynuz tesmiye edildiğini (ismi verildiğini)) iddia etmişlerdir. Bunların hangisi doğru olursa olsun, ortada büyük bir hakikat vardır ki o da, Haliç’in, bütün dünyada eşi ve emsali olmayan bir iç liman olduğu merkezindendir.

Vaktiyle bu iç limanın sahilleri, son derecede latif manzaralara malikti. Her iki sahilde de çınarlardan, servilerden, yabani badem ağaçlarından, kıpkırmızı çiçekleriyle göze çarpan nar ağaçlarından, semalara doğru yükselen bu ağaç kümelerinin arasında yeşil renginin bütün elvanını gösteren çayırlardan mürekkep bedii (güzel) bir manzara arz ederdi. Bu ağaç kümelerinden arasında, Bizans imparatorlarının, Bizans asilzadelerinin beyaz mermerlerden; rengârenk somakilerden yapılmış olan büyüklü küçüklü köşk ve kâşaneleri yükselirdi. Burası sadece bir iç liman değil, aynı zamanda her cinsten ağaçları ve her mevsimde dilruba; bahçe ve bağlarıyla adeta tabiatın en zarif en dalgarip bir letafet şehrine benzerdi. Bu itibarla Haliç, Bizanslıların bir zevk ve sefahat merkezini teşkil ederdi. Yazın sıcak günlerinde, gündüz işlerinden bunalmış olan Bizanslılar akşamları Perme denilen kayıklarına binerler, gurup eden güneşin son ışıklarıyla altın rengini alan Haliç’in sakin suları üzerinde gitarlarını çalarak, refahın ve huzurun verdiği bir sürur ve saadetle gezip eğlenirlerdi.

Haliç, aynı zamanda Bizans imparatorluğunun en büyük iktisadi merkezi idi. Şarki Roma İmparatorluğunun banisi olan imparator Birinci Konstantin, vücuda getirdiği Konstantinapol beldesinin etrafını muazzam surlarla çevirirken, Haliç sahillerin de muhtelif yerlerde kapılar açmayı ve bu kapıların önünde de birer iskele kurmayı ihmal etmemiştir.

Bir zamanlar burada, küçük bir liman ile hükûmet gemilerini yapmaya mahsus bir tersane de bulunuyordu. Liman, Kağıthane deresinden gelen çamurlarla dolmuştu. Fakat

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir