Yeniçeriler / Reşad Ekrem Koçu

YeniçerilerYeniçeriler

Yeniçeriler’den…

Yeniçeri yaya askerdi. Asırlar boyunca İstanbul’dan kalktılar, batıda Belgrad’a, Budin’e, Viyana’ya; doğuda Bağdat’a, Tebriz’e, Karabağ’a; şimalde Bender’e, Hotin’e, Rusya stepleri ile Polonya ovalarına; cenupta Halep’e, Şam’a, Kahire’ye, kum çöllerine, orduda herkes atlıyken yalnız onlar yaya gittiler, şahadet şerbetini içmeyenleri yaya döndüler. Bu seferler beş ay, sekiz ay, bir buçuk yıl, üç yıl sürmüştü.

“Olup yeniçeri çektim cefayı
Piyade eyledim nice gazayı ”

diyen Koca Mimar Sinan Ağa bir yeniçeriydi, elli yaşından sonra Kanunî Sultan Süleyman’ın başmimarı oldu ve o haşmetli devri yeryüzünde Türk yapı sanatının şaheserleriyle tespit etti.

Yine o Yeniçeri Ocağı’ndan bir cihan imparatorluğu olan Osmanlı Devleti’nin en yüksek siyasî mevkilerine, sadrazamlığa kadar yükselenler oldu.

İçlerinden çıkan kahramanların maceraları tarihimizde birer hamaset destanıdır; tarih kaynaklarımız şöyle bir karıştırılınca binlerce isim sayabiliriz; şu anda birkaçı celadet timsali halinde gözümün önündedir. Varna’da Hızır, İstanbul surları üstünde Murad, Burak Adası deniz cenginde Tozkoparan İskender ve İstolni Belgrad’da 45 000 kişilik bir düşman ordusuna sekiz silah arkadaşıyla meydan okuyan Yahya gibi…

İnsan eli hem kurucu, hem yıkıcıdır. Daima silah altında bulunan yeniçeriler bir kuvvetti. Onu siyasî ihtirasları yolunda kullananlar ateşle oynadılar ve Âli Osman Devleti’ne en büyük ihanette bulundular. Siyasî ihtiraslara alet edildikten sonradır ki, şöhreti cihanı tutmuş olan o disiplinli asker, cenk yollarında serdarlarına karşı ayak diredi. Padişahtan vezir kelleleri istedi ve hatta padişahına karşı isyan etti. Yeniçeri ihtilalleri tarihimizin kanlı yapraklarıdır.

Nihayet XVIII. asır ortalarında yeniçeri yapılmak üzere oğlan devşirme usulü kalktı, Yeniçeri Ocağı’nın kapısı, herkese, ardına kadar açıldı, ocak haşarat güruhuyla doldu, o güzide asker şehir eşkıyası oldu. Cehlin ve taassubun gılzeti içinde, bütün ileri gelişmeleri kösteklediler. Tarihimizin yaprakları, yeniçerilerin irtica ayaklanmalarıyla da kana bulandı.
XVII. asır sonlan ile XVIII. asırda zincirleme hezimetler, ağır bozgunlar da yeniçerilerin yüzünden değildir, fakat o bozgunlarda da cengâver asalet ve necabetini kaybetmiş yeniçerilerin hissesi pek büyüktür.

Nihayet ocağın 1 numaralı neferi olan Sultan II. Mahmud, efradı

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir