İhsan Oktay Anar – Hayatı, Eserleri, Sanatı / Ahmet Koçakoğlu

İhsan Oktay Anar - Hayatı, Eserleri, Sanatıİhsan Oktay Anar – Hayatı, Eserleri, Sanatı

İhsan Oktay Anar – Hayatı, Eserleri, Sanatı’ndan…

İlk olarak mimaride etkili olan postmodernizm kısa sürede ekonomi, tarih, teoloji, felsefe, psikiyatri, etnoloji, sosyoloji, dilbilim ve edebiyat gibi bilim dallarının yanı sıra tüm sanat dallarını da derinden etkilemiştir. (Ecevit, 2006: 58) Dilek Doltaş bu terimin ilk ortaya çıkışı ile ilgili olarak şu bilgileri vermektedir:

“Postmodernizm sözcüğü yazın metinleriyle ilgili olarak ilk kez 1934’te, Madrid’de yayınlanan Federico de Oniz’in Antologia de la poesia espanola e hispanoamericana (İspanyol ve Hispanik Amerikan Şiiri Antolojisi) adlı kitabında yer alır.

Daha sonra bu terimi 1942’de Dudley Fitts’in Antology of Contemporary Latin-American Poetry (Çağdaş Latin Amerikan Şiiri Antolojisi) başlıklı kitabında görürüz. Amerikan yazınına ilişkin olarak postmodernizmi ilk kez Randall Jarrell tarafından, Robert Lowell’ın şiirlerinin eleştirisinde kullanır(…) Postmodernizmin yazın ve eleştiri alanında kendini göstermesi ve kendi eleştiri yöntemlerini oluşturmaya başlaması ancak 1970’lerde gerçekleşir. Bu sözcüğü sanat ve yazın bağlamında, bugünkü anlamıyla kullanan ilk kişi Amerikalı eleştirmen Ihab Hassan’dır. ” (Doltaş, 2003; 33-34)

Her yeni düşünüş eskiye karşı bir tavırdır ve her yeni oluşum bir ihtiyacın sonucudur. Bu bağlamda postmodernizmin doğuşunu hazırlayan sebepler üzerinde durmak gerekmektedir; zira bu düşünce biçimini anlamak için ortaya çıktığı toplumdaki hâkim duyuş, inanış, görüş ve ihtiyaçlar da göz önüne alınmalıdır.

II. Dünya savaşından sonra özellikle Avrupa’da büyük bir insani yıkım yaşanmıştır. Bu savaş milyonlarca insanın canını alır. Ardında ise ruhsal dengesi bozulmuş, psikolojik problemlerle dolu, savaşın vahşetini vicdanlarında yaşayıp beyinlerinde sorgulayan bir nesil bırakır. İnsanların gelecekten umutsuz, karamsar ve tedirgin olduğu bu süreçte, gerçek/doğru/anlam entelektüeller tarafından tekrar sorgulanmaya başlar. Bu süreçte aydınlar modernizm kavramını tartışma konusu yaparlar.

“Bilindiği üzere, modernlik tarihe insanlığı bilgisizlikten, bâtıl itikat ve irrasyonalizmden kurtarmayı vaad eden ilerici bir güç olarak girmiştir. Oysa yirminci yüzyılın ikinci yarısında, modernliğin sicili iki dünya savaşı, Nazizmin yükselişi, gerek Doğu ve gerekse Batı’daki toplama kampları, soykırım, dünya çapında bunalım, yerel savaşlar, vb. ile olağanüstü bozulmuştu.

Bütün

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir