Kırmızı Gürgenler
Kırmızı Gürgenler’den…
Gece hava buz kesmişti. Boynumuza yün atkı sardık. Bulutsuz gökte yıldızlar ışıldıyordu. Doktorlar mahallerinde ayak seslerimiz yankılar uyandırıyordu. Vimpole Street, Harley Street, Oxford Street… Bir çeyrek sonra Alpha lokantasının önüne geldik. Holborn’a inen yollardan birinin köşesinden, küçük bir restoran vardı. İçeri girdik, Holmes iki bira ısmarladı. İçki içmekten patronun yüzü kıpkırmızıydı. Holmes:
—Biranız kazlarınız kadar lezzetliyse diyecek hiçbir şey yok, dedi.
—Kazlarım mı?
Patronun şaşkınlıktan bir kaşı yukarı doğru kalktı.
—Evet, kazlarınız. Biraz önce Bay Henry Boker’la görüştüm. Yemeklerini sizde yiyormuş.
—Anladım, ama kazlar benim değil.
—Ya? Peki ama o kazlar…
Patron sözünü kesti:
—Covert Garden’da bir dükkândan yirmi dört tane kaz aldım.
—Oradaki tavukçuları tanırım. Hangisinden almıştınız?
—Breckinridge ’den.
—Onu tanımıyorum… Sağlığınıza patron! Hayırlı işler.
Dışarı çıkınca paltolarımızın düğmelerini ilikledik. Holmes:
—Bay Breckinridge’e gidelim, dedi. Unutmayın Bay Watson, bu zincirin bir ucunda bir kaz var fakat diğer ucunda da suçsuz olduğunu kanıtlayamazsak en az yedi yıl hapse mahkûm edilecek bir insan var. Araştırmalarımız belki de onun suçlu olduğunu bir kere daha ortaya koyar fakat polisin gözünden kaçan ve bizim tesadüf eseri olarak ele geçirdiğimiz bir ipucu var. Biz ipin öbür ucunu bulalım.
Halburn’ı geçtik. Endell Street’tn indik, barakalar arasında dönüp dolaşıp Covent Garden pazarına geldik. En büyük dükkânın tabelasında kocaman harflerle “Breckinridge” yazıyordu. Jokey kılıklı patron genç birinin yardımıyla kepenkleri kapamaya hazırlanıyordu. Favorileri özenli bir şekilde taranmış olan, sivri yüzlü bir adamdı. Holmes:
—Hava çok soğuk değil mi? diye sordu.
—Tavukçu çırağına ‘Bu adamlar ne istiyor?’ der gibi baktı. Holmes kümeslerin boş raflarını parmağıyla gösterdi:
—Kaz kalmadı galiba.
—Yarın sabah isterseniz beş yüz tane alabilirsiniz.
—Bana bu gece lazım.
—Birkaç tane var ama kızartıyorum.
—Bana sizi önerdiler.
—Kim önerdi?
—Alpha’nın sahibi.
—Haaa… Anlaşıldı. Ona yirmi dört kaz satmıştım.
—Çok lezzetli kazlardı. Nereden almıştınız? Tavukçu öylesine ters davrandı ki şaşırdım:
—Bana baksanıza siz! dedi; burada ne…