Sis / Miguel De Unamuno

Sis Sis

Sis’ten…

Augusto evinin kapısında göründüğünde, el parmaklarını açarak ayası aşağıya doğru olmak üzere sağ kolunu uzattı ve gözlerini gökyüzüne dikip, bir an görkemli bir heykel gibi durdu. Dış dünyaya egemen olmaya çalıştığı yoktu, yalnızca yağmurun yağıp yağmadığına bakıyordu. Elinin üstünde çiseleyen yağmurun serinliğini duyunca kaşlarını çattı. Onu rahatsız eden çiseleyen yağmur değil de, şemsiyesini açmak zorunda olmasıydı. Kılıfında öylesine narin, öylesine şık ve güzel katlanmış ki! Açık bir şemsiye ne denli çirkinse, kapalı bir şemsiye de o denli şıktı.

“İnsanın eşyalarından birini kullanmak zorunda kalması bir mutsuzluk,” diye düşündü Augusto, “onları kullanmak zorunda kalmak. Kullanma bozuyor, hatta bütün güzelliğini yok ediyor. Nesnelerin en soylu görevi seyredilmektir. Bir portakal yenmeden önce ne güzeldir! Cennette bütün işimiz azaldığı, daha doğrusu Tanrı’yı ve ondaki her şeyi seyretmeye indirgendiği zaman bu değişecek. Burada, bu zavallı yaşamda Tanrı’yı sömürmekten başka bir şey yaptığımız yok; tüm kötülüklerden bizi koruması için bir şemsiye açar gibi açmaya kalkıyoruz onu.”

Kendi kendine bunları söyledi ve pantolonunun paçalarını kıvırdı. Sonunda şemsiyeyi açtı, bir an duraladı ve düşündü: “Peki şimdi, nereye gidiyorum? Sağa mı sola mı döneyim?” Çünkü Augusto yaşamda yolculuk etmiyordu, dolaşıyordu. “Bir köpek geçmesini bekleyeceğim,” dedi kendi kendine, “sonra onun yöneldiği ilk yola sapacağım.”

O anda yoldan bir köpek değil de güzel bir genç kız geçti ve Augusto mıknatıslanmış gibi, ayrımında olmadan, kızın gözlerinin peşine takıldı.

Ve böylece bir sokak, bir başka sokak, bir başka sokak daha.

“Ama bu çocuk,” diyordu Augusto, düşünmekten çok, kendi kendine konuşarak, “yere eğilmiş ne yapıyor ki? Karıncaları seyrediyor, kesin! Karınca, püf! En ikiyüzlü hayvanlardan biri! Dolaşmaktan başka bir şey yapmaz ve bizi çalıştığına inandırır. Durup dinlenmeyen, karşılaştığı herkese dirsek vuran şu aylak herif gibi, yapacak hiçbir işi olmadığından kuşkum yok. Ne yapacak ki, be yahu, ne yapacak ki! Bir aylak, tıpkı bir… Ben aylak değilim! Düş gücüm durup dinlenmiyor. Aylak olan onlar

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir