Monte Kristo Kontu
Monte Kristo Kontu’ndan…
Bunun sonucu olarak, yeni gelen yanında zorunlu rehberle otelden çıktığında, bir adam meraklı grubundan ayrıldı, yolcu tarafından fark edilmeden, rehber tarafından fark edilmiş gibi görünmeden, ancak bir Paris polisinin yapabileceği kadar büyük bir beceriyle yolcuyu izleyerek biraz arkasından yürümeye başladı.
Fransız, Thomson ve French bankasına gitmek için o kadar acele ediyordu ki, atların koşulmasını bekleyemedi; araba yolda ona yetişecekti ya da onu bankanın kapısında bekleyecekti.
Araba gelmeden bankaya ulaştı.
Fransız, rehberini bekleme odasında bırakarak içeri girdi, rehber de hemen sanayi alanı olmayan ya da binlerce sanayi alanı olan sanayicilerin, Roma’da bankacıların, kiliselerin, yıkıntıların, müzelerin ve tiyatroların kapılarında bekleyen iki üç tanesi ile konuşmaya başladı.
Meraklı grubundan ayrılmış olan adam da, Fransız ile birlikte içeri girdi; Fransız, büroların penceresine vurdu ve ilk odaya girdi; gölgesi de onun gibi yaptı.
“Mösyö ve Mösyö Thomson ve French mi?” diye sordu yabancı.
İlk büronun resmi gardiyanı olan bir güvenlik görevlisinin işareti üzerine bir tür uşak ayağa kalktı.
“Kimin geldiğini söyleyeyim?” diye sordu uşak, yabancının önünden gitmeye hazırlanarak.
“Mösyö Baron Danglars,” diye yanıt verdi yolcu.
“Gelin,” dedi uşak.
Bir kapı açıldı; uşak ve baron bu kapının arkasında kayboldular. Danglars’ın arkasından içeri girmiş olan adam bir bekleme sırasına oturdu.
Memur yaklaşık beş dakika kadar bir şeyler yazmaya devam etti; bu beş dakika boyunca oturan adam büyük bir sessizlik içinde ve hiç kımıldamadan kaldı.
Sonra memurun kalemi kağıdın üzerinde cızırdamayı kesti; memur başını kaldırdı, çevresine dikkatle baktı ve baş başa olduklarından emin olunca:
“Ah! Ah!” dedi, “işte geldin, öyle değil mi, Peppino?”
“Evet!” diye kısaca yanıt verdi karşısındaki.
“Bu şişman adamdan iyi bir koku mu aldın?”
“Bu bir marifet değil, çünkü bize haber verildi.”
“O zaman buraya ne yapmak için geldiğini biliyorsun, seni gidi meraklı.”
“Hay Allah, para almaya geldi, geriye sadece ne kadar alacağını öğrenmek kalıyor.”
“Bunu sana biraz sonra…