Şafak Projesi Phobos / Arthur C. Clarke

Şafak Projesi PhobosŞafak Projesi Phobos

Şafak Projesi Phobos’tan…

PİLOT, «Uzaya ilk çıkışın mı?» diye sordu ve öne-arkaya sallanan koltuğuna tembelce yaslandı. Yanındaki yolcuyu umursamazcasına ellerini ensesinde kenetledi.

— Evet, dedi Martin Gibson. Bunu söylerken gözlerini bir an olsun kronometreden ayırmamıştı.

— Ben de öyle düşünmüştüm. Çünkü yazdığın öykülerde anlattıklarının pek doğru olduğu söylenemez, ivme nedeniyle insanların bayılması gibi saçmalıklar örneğin. Böyle saçma sapan şeylere ne gerek var? Bunu yapmak zorunda mısın?..

— Özür dilerim ama, herhalde ilk yazdığım öykülerden söz ediyorsun. O zamanlar uzay yolculukları henüz başlamamıştı ki. Ben onları yazarken yalnızca hayâl gücümü kullandım. Başvurabileceğim hiç bir veri yoktu.

— Olabilir, dedi pilot isteksizce. Bu sırada makinelerle hiç ilgilenmiyordu. Oysa kalkışa iki dakika kadar bir zaman kalmıştı. «Bu konuda pek çok şeyler yazan biri olarak bu yolculuk size sanırım, çok eğlenceli gelecek.» diye söylendi.

Gibson o an içinde bulunduğu durumu tanımlayabilecek sıfatı bulmakta güçlük çekiyordu. Onun düzinelerle öykü kahramanları, sonsuza gitmek üzere ayarlanmış roketlerde kalkışı beklerlerken, kronometrenin saniye ibresini büyük bir heyecanla izlemişlerdi. Ve şimdi -uzun bir bekleyişten sonra- hayalleri gerçek olmak üzereydi. Doksan saniye gibi kısa bir süre sonra onun yeni geleceği başlıyordu. Evet çok garipti. Kaderin kaçınılmaz sonucu olarak adalet yerini bulmuştu.,.

Ona bakıp da duygularını yüzünden okuyan pilot hafifçe sırıttı.

— Yazdığın öyküler seni ürkütmesin, dedi. Bir keresinde sırf bir iddia yüzünden, roket ateşlendiğinde ayakta durdum. Aslında yapılmaması gereken, aptalca bir şeydi bu…

— Korkmuş falan değilim, dedi Gibson sesini yükselterek.

Pilot saate bir göz attıktan sonra «Hımmm» dedi. Saniye ibresi son turuna başlamıştı. «Koltuğu böyle tutmasan iyi olacak, çünkü yumuşak bir metalden yapılmıştır ve sen onu kıvırabilirsin.»

Heyecandan koltuğun kenarını sımsıkı tutmakta olan Gibson, bunun üzerine biraz sıkılarak elini geri çekti. İçinde bulunduğu durumun gerçek olduğuna bir türlü inanamıyordu.

— Tabii, dedi pilot. Hâlâ rahatça oturuyordu, fakat gözlerini cihaz panelinden ayırmıyordu. Bir kaç dakika kadar pek rahat olmayacaksın. Oh, yakıt pompaları ateşlendi. Dikey kalkış

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir