Hedef Beyin – Isaac Asimov

Hedef BeyinHedef Beyin

Hedef Beyin’den…

Bana ihtiyacı olduğunu söyleyen yabancı bir kadınla birlikte gidecek kadar meraklanmam… Ve bu durumun gururumu okşaması. Bunların hiçbiri de önemli değildi. Nerede olursam olayım o yine de beni bulacaktı. Yakalayacak ve sözlerini dinletecekti. Tabii başka şartlar altında bu iş belki o kadar kolay olmayacaktı. Ama yine de her şey böyle gelişecekti. Bundan eminim.

Kaçmam, kurtulmam imkânsızdı.

Morrison kadını şimdi normal ışıkta görüyordu. Natalya Boranova sandığı kadar genç değildi. Otuz altı mı? Belki de kırk, diye düşündü. Kadının saçları siyahtı. Hiç kırlaşmamıştı. Yüz hatları belirgindi. Kaşları kalın, çenesi güçlü, burnu biçimliydi. Vücudu tıknaz ama şişman değildi.

Boyu Morrison’unkine yakındı. Üstelik topuksuz ayakkabılar giymişti. Güzel olmamasına rağmen çekici bir kadın, diye kararını verdi. İnsanın alışabileceği tipte biri.

İçini çekti. Çünkü karşısında oturduğu aynada kendini görmüştü. Seyrelmeye başlamış, açık kumral saçlar. Uçuk mavi gözler. İnce surat, ince vücut. Gaga gibi bir burun ve sevimli bir gülümseme… Daha doğrusu gülümseyişinin sevimli olduğunu umuyordu. Ama yüzü insanın kolayca alışabileceği gibi değildi. On yıldan biraz daha uzun süren evlilikleri sırasında karısı Brenda bu yüze hiç alışamamıştı. Morrison kırkını doldurduğu gün boşanmalarının üzerinden hemen hemen beş yıl geçmiş olacaktı. Beş yıldan beş gün fazla bir süre.

Kadın garson kahveleri getirdi. Masada oturmuş konuşmuyor, birbirlerini bakışlarıyla tartıyorlardı. Morrison sonunda bir şeyler söylemesi gerektiğini düşündü.

Şakacı bir tavır takınmaya çalışarak, «Votka içmiyor musunuz?» diye sordu.

Kadın gülümseyince tam bir Rusa benzedi. «Siz de Coca Cola içmiyor musunuz?»

«Eğer Amerikan alışkanlığı sayılıyorsa… hiç olmazsa Coca Cola daha ucuz.»

«Bunun iyi bir nedeni de var.»

Morrison güldü. «Rusça konuşurken de böyle çabucak cevap veriyor musunuz?»

«Bir bakalım. Haydi, Rusça konuşalım.»

«Bizi duyan casus olduğumuzu sanacak.»

Kadın son cümleyi Rusça söylemiş, Morrison da aynı dilde karşılık vermişti. Dilin değişmesi onun için önemli değildi. Rusçayı da İngilizce kadar rahatlıkla konuşuyor ve anlıyordu. Öyle olması da gerekiyordu. Bir Amerikalı bilim

LİNK

Author: epubindir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir