Dünya Dışı Uygarlıklar / Isaac Asimov

Dünya Dışı UygarlıklarDünya Dışı Uygarlıklar

Dünya Dışı Uygarlıklar’dan…

Okyanusun tanrısı vardı, gökyüzünün ve yeraltının da öyle. Onlara doğurmak ve uyumak gibi insansal niteliklerle, beceri, güzellik ve talih gibi çeşitli soyut özellikler yüklenmişti.

Zaman ilerledikçe, Yunan düşünürleri bütün bu ruhların ve tanrıların birer simge olduklarını anlayacak kadar bilgi sahibi oldular ve onları insansal yanlarından arıtmak için mücadele ettiler.

Böylece, başlangıçta kuzey Yunanistan’daki Olimpos Dağında yaşayan Zeus ve efradı, daha sonra gökte bulunan bilinmeyen bir “Cennet”e aktarıldı.[1] Aynı aktarma, önceleri Sina Dağında ya da Eski Ahit Sandığında yaşayan ve sonradan Cennet’e yerleştirilen İsrail tanrılarında da görüldü.

Aynı şekilde, ölülerin ruhlarının yaşayanlarla aynı dünyayı paylaştıkları düşünüldü. Böylece Odessa’da Odysseus, Hades’i uzak batıdaki bilinmeyen bir noktada ziyaret eder ve Yunanlıların cenneti olan Elizyum Çayırları da batıda bir yerlerdedir. Sonuçta, ölülerin ruhları da yeraltındaki yarı mistik bir Cehenneme aktarıldı.

Şüphesiz, bu soyutlama süreci, yalnızca düşünürleri safsata fikirlerin sıkıntısından kurtarmak amacıyla gerçekleştirilen düşünsel bir olgudur. Sıradan kişiler bundan pek az etkilenmiştir.

Böylece, Yunan filozofları yağmurun nedenleri üzerine ne düşünmüş olurlarsa olsunlar, eğitim görmemiş sıradan bir çiftçi, (Aristophanes’in bir oyununda alayla söz ettiği gibi) yağmurun yağmasını “kalburdan işeyen Zeus’a” bağlamıştır.
Bugün Birleşik Devletler’de meteoroloji, karışık bir çalışma gerektirir. Havadaki değişiklikler son derece karmaşık yasaları izleyen doğal bir olgu olarak ele alınır. Ne yazık ki şimdi bile bunları tümüyle anlamış değiliz ve ancak ortalama bir kesinlikle tahmin yapabilmekteyiz. Bununla birlikte, pek çok Amerikalı için kuraklık, Tanrı’nın bir isteğidir ve yağmur yağması için sürüler halinde kiliseye dua etmeye giderler. Sanki Tanrı’nın planları son derece basit ve önemsizdir de insanların istemesiyle onları değiştirecektir.

Mitolojinin tanrılarını ve Mabutlarını “doğaüstü” olarak düşünmeye alışkınızdır, ama terimin yerinde bir kullanılışı değildir bu. Hiçbir kültür, mitoloji kurma evresinde, bizim çağdaş doğa yasası kavramımıza sahip değildir. Bu bakımdan, gerçekte hiçbir şey doğaüstü değildir. Tanrılar ve Mabutlar yalnızca insanüstüdür. Onlar, insanların başaramayacağı işleri başarırlar.

Doğa yasalarının hiçbir koşul altında

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir