The 100 / Kass Morgan

The 100The 100

The 100’den…

Kapı, kayarak yana doğru açıldı ve Clarke, idam vaktinin geldiğini anladı.

Bakışları, gardiyanın botlarına kilitlenmişti. Kendisini bir korku dalgasına, umutsuz bir panik seline hazırladı. Ama dirseklerinin üzerinde doğrulup terden sırılsıklam olmuş yatağından kalktığında, hissettiği tek şey rahatlamaydı.

Bir gardiyana saldırdıktan sonra tek kişilik hücreye alınmıştı ama Clarke için yalnızlık diye bir şey yoktu. Her yerde sesler duyuyordu. Karanlık hücresinin köşelerinden ona sesleniyor, kalp atışlarının arasındaki sessizliği dolduruyorlardı.

Aklının en derin, en gizli köşelerinden çığlıklar yükseliyordu. Arzuladığı şey ölüm değildi, ama o sesleri durdurmanın tek yolu buysa, ölmeye hazırdı.

Yönetime ihanetten hapse atılmıştı ancak gerçek, kimsenin hayal edemeyeceği kadar korkunçtu. Hatta mucizevi bir şekilde yeniden yargılanıp affedilse bile içi rahat etmeyecekti. Hiçbir hücre duvarı, anılan kadar kasvetli değildi.

Gardiyan, ağırlığını bir ayağından diğerine verirken boğazını temizledi. “319 numaralı mahkûm, lütfen ayağa kalkın.” Gardiyan, beklediğinden gençti. İnce, uzun vücuduna bol gelen üniforması, rütbesiyle tezat oluşturuyordu. Askerdeyken verilen yiyecek, Koloni’nin fakir dış bölge gemileri Walden ve Arkadya’daki yetersiz beslenmenin izlerini silmeye yetmiyordu.

Clarke, derin bir nefes alıp ayağa kalktı.

Gardiyan, mavi üniformasının cebinden bir çift metal kelepçe çıkararak, “Ellerini uzat,” dedi. Clarke, gardiyanın teni tenine sürtündüğünde ürperdi. Onu yeni hücreye getirdiklerinden beri değil birine dokunmak, yeni bir insan bile görmemişti.

Gardiyan, “Çok mu sıkı oldu?” diye sordu. Sesindeki kaba saba tonla çelişen bir parça şefkat, Clarke’ın göğsünü acıttı. Hücre arkadaşı -ve aynı zamanda tek arkadaşı- olan Thalia’dan başkası ona merhamet göstermeyeli çok uzun zaman olmuştu.

Başını salladı.

“Yatağa otur. Doktor yolda.”

“Burada mı yapacaklar?” diye soran Clarke, boğuk ve çatlak bir sesle konuşmuştu; kelimeler boğazını acıtıyordu.
Eğer bir doktor gelecekse, bu, onu yeniden yargılamaktan vazgeçtikleri anlamına geliyordu. Buna şaşırmamalıydı.

Koloni Hukuku’na göre yetişkinler, mahkûmiyetin hemen ardından idam ediliyordu. Küçükler ise on sekiz yaşına gelene kadar hapsediliyor, ardından onlara savunmalarını yapmaları için son bir şans veriliyordu. Ancak son zamanlarda insanlar, birkaç yıl

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir