Nibelung’lar Destanı / Anonim

Nibelung'lar DestanıNibelung’lar Destanı

Nibelung’lar Destanı’ndan…

Elimizdeki metin, 1200’lü yılların ürünüdür. Ama elbette ki bunu üreten ozan, çağdaşımız bir romancı, öykücü, türkü sözü yazarı vb. işlevinde olmadı; bize ulaşan Das Nibelungenlied, tıpkı İlyada gibi, nice ozanın eklemeleriyle yüzyıllar boyunca gelişen bir destan anlatımının kendi çağında var olan malzemesini işleyen, zenginleştiren bir âhir zaman ozanının ürünü oldu. Das Nibelungenlied’in gerek birinci gerek ikinci parçasının “müsveddesi” denebilecek destanların metinleri, çeşitli el yazmalarının gösterdiği bazı farklılıklarla, bize ulaşmıştır. Diğer yandan, nasıl İlyada, kendisinin üretildiği ve Bey konaklarında saz eşliğinde “teganni edildiği” çağda, o konaklarda yaşayan insanların tümünün bildiği bir destanlar sistemi içinde belli bir olayın (Troia Savaşı’nın) küçücük bir bölümünü anlatıyorsa, ortaçağ Germen dünyasının da hayli ayrıntılı, birbirine geçmiş bir destanlar sistemi vardı.

Bazı destan kişileri, okuyacağınız çeviriye eklediğim açıklama dipnotlarında göreceğiniz üzere, o sistemin çeşitli parçalarında boy gösteriyorlardı, bu arada Nibelung’lar Destanı’nda da boy gösteriyorlardı. Bunun yadırganacak yanı ilke olarak yok ama, hiç de yok değil; gerçekten, o kişilerin kiminde de köken yönünden tarihsel gerçeklik vardı ve destanda yansımasını gördüğümüz kişilerin tarihteki gerçekleri, ayrı ayrı birtakım dönemlerde yaşamışlardı. Örneğin, Nibelung’lar Destanı ikinci parçasının eni konu önemli kişilerinden Verona’lı Dietrich Han’ın kökeni, İtalya’da 493-526 arasında egemenlik sürmüş Ostrogot Kralı Büyük Theoderich’tir ki, görüldüğü üzere bu kişi Burgund’ların 436’da kıyımdan geçirilmesinin, hatta Attilâ’nın 453’te ölümünün çok sonrasının insanıdır.

Das Nibelungenlied, bize ulaşan metniyle, tıpkı İlyada’yı “yazan” rhapsod (türkü dikicisi), Bey konaklarında ağırlanan saz çalıcı ozan ya da ozanlar gibi biri tarafından, 1200’lü yıllarda üretildi. Bu kişinin adı bilinmiyor. Bugünkü Avusturya ülkesinde bulunan sarayların, şatoların birinden ötekine gidip gelen bir ozan olduğu sanılıyor.

Günümüze ulaşmış, özgün metni içeriyor sayılan, 13. yüzyıldan kalma eski el yazmaları üç tanedir. Bunlara A, B, C yazmaları deniyor. A yazması, şimdi Münih’te; B yazması, İsviçre’de St. Gallen’da; C yazması, (Almanya’da, Tuna’nın başlangıç bölümündeki) Donaueschingen’dadır. Aralarında bazı küçük farklar vardır. En güvenilir sayılan, B yazmasıdır.

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir