Savaşçı Varis / Cinda Williams Chima

Savaşçı VarisSavaşçı Varis

Savaşçı Varis’ten…

İçerisi darmadağındı. Görünüşe göre saldırıya uğradıkları sırada ailesi masanın başındaydı. Eğer vaktinde dönmüş olsaydı o da onların arasında olabilirdi. Yiyecekler yere saçılmıştı; ekmek ve meyve parçaları ve Martin’in çok sevdiği ufak tarçmlı tartlar. Mobilyalar paramparça olmuş ve çıra gibi tutuşmuşlardı, masalar ters dönmüş, duvardaki çanak çömlekler kırılmıştı. Birileri ya çok kızmış ya da bir ders vermeye çalışmıştı. Lee çıplak ayaklarına dikkat ederek yerdeki cam kırıklarının etrafında dolaştı.

Genç adam evin derinliklerine doğru ilerledi, nadiren nefes alıp duvara yaslanıyordu, kulakları dikkat kesilerek bu davetsiz misafirlerin hâlâ evin içinde olduklarına dair bir ipucu arıyordu. Lee büyük salona ilerlediği sırada bir ses duydu; bir tür ritmik çarpma sesi. Evin önüne doğru yaklaştıkça ses daha da yükseliyordu. Ellerini duvarda gezdirirken ıslak bir şeye denk geldi. Elini yüzüne yaklaştırınca kanın metalik kokusunu aldı. Zeminin ve duvarların her yanına kan bulaşmıştı. Koyu kırmızı birikintiler zemindeki taşların arasında pıhtılaşarak kalmıştı. Kalbi göğsünde hızla atmaya başlamıştı; genç adam zorlukla nefes alıyordu ancak kendisini devam etmeye zorladı.

Salonun kapı eşiğinde bir ceset yatıyordu; yerel halktan olamayacak kadar iyi giyinmiş bir adamdı. Üzerinde bir yelek, ipek gömlek ve kravat vardı, giysileri Lee’ninki gibi sade değildi. Adam orta yaşlı gibi duruyordu ancak muhtemelen daha yaşlıydı. Üzerinde hiç silah bulunmayan ve buna zaten ihtiyacı olmayan bir adamdı. O bir büyücü olmalıydı.

Lee’nin ağabeyi Martin kapı eşiğinin hemen önünde yüzükoyun yatıyordu, vücudu neredeyse ikiye yarılmıştı. Yerdeki kanın çoğu ona ait olmalıydı. Lee’den on yaş daha büyük, iri ve geniş omuzluydu, çalışkan biri olarak bilinirdi. Becerikliydi. Lee gibi hayalperest değildi. O bir Anaweir’di; hiç büyü gücü yoktu, büyücüler için kolay lokmaydı.

“Martin.” Lee’nin dudakları kımıldandı fakat sesi çıkartabilecek soluğu yoktu.

Lee; yapışkan kanı ayak parmaklarının altında hissederek odaya girdi. Yerde iki büyücünün daha cesedi yatıyordu, hemen ardından ocağın dibinde uzanan babasını gördü, sanki oraya fırlatılmış gibi bacakları şöminenin içine girmişti.

LİNK

Author: epubindir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir