Maldoror’un Sarkıları / Comte de Lautreamont

Maldoror'un SarkılarıMaldoror’un Sarkıları

Maldoror’un Sarkıları’ndan…

Ateşböceği seslendi: “Hey sen! Bir taş al ve öldür onu.” —Niçin? diye sordum ona. Ateşböceği bana: “Kendine dikkat et,” dedi; “güçsüz olan sensin, güçlü olan benim çünkü. Fuhuştur bu kadının adı.” Gözlerimde yaşlar, yüreğimde öfke, bilinmez bir gücün doğduğunu duyumsadım içimde. Kocaman bir taş aldım yerden; güçlükle göğsüme kadar kaldırdım; ve omzuma aldım taşı sonra. Bir dağı doruğuna kadar tırmandım: Oradan ezdim ateşböceğini. İnsan boyunda bir çukura gömüldü toprakta başı; altı kilise boyu yüksekliğe sıçradı taş.

Sonra gidip bir göle düştü, bir anda, döne döne, uçsuz bucaksız, ters bir koni oyarak çekildi gölün suları. Ortalık duruldu; parıldamadı artık kan ışık. “Yazık! Yazık!” diye haykırdı çıplak ve güzel kadın; “ne yaptın böyle?” — Ben seni yeğliyorum, dedim ona, çünkü acırım mutsuzlara. Sonsuz tüze yarattıysa seni, suç senin değil. Yanıtladı beni: “Bir gün,” dedi, “hakkımı teslim edecek insanlar. Söyleyecek başka sözüm yok.

Bırak da gideyim, sonsuz acımı derinliklerine gömeyim denizin. Bir sen varsın hor görmeyen beni, bir de bu karanlık uçurumlarda kaynaşan iğrenç canavarlar. İyisin sen. Elveda beni sevmiş olan sana!” —Elveda! dedim ona, tekrar elveda! Hep seveceğim seni… Bugünden tezi yok terk ediyorum erdemi. İşte bu nedenle, ey insanlar, kış yelinin denizin üzerinde ve kıyılarda ya da uzun süredir benim için yas tutan büyük kentlerin üzerinde ya da kutup bölgelerinin soğuklarında uğuldadığını duyduğumuz zaman şöyle söyleyin; “Tanrı’nın ruhu değildir geçen; Fuhuş’un, Monte-videolunun iniltileriyle birleşen derin kederli iç çekişidir.” Çocuklar, bunu ben söylüyorum size. Öyleyse, diz çökün acıma duyguları içinde ve bitlerden daha çok olan insanlar uzun uzun yakarsınlar.

Her şeyin sarı, belirsiz, tuhaf biçimlere girdiğini görür, ay ışığında, denize yakın kırların ıssız köşelerinde acı düşüncelere

dalmış insan. Ağaçların gölgesi kimi kez hızlı, kimi kez yavaş, değişik biçimlerde, yassılarak, yere yapışarak, koşar, gider, geri gelir. Bir zamanlar, gençliğin kanatlarıyla havalarda uçarken, bu beni düşlere salar, bana olağandışı görünürdü; şimdi

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir