Atmaca / Jack Higgins

AtmacaAtmaca

Atmaca’dan…

Harry Carter’ı taşıyan jip Cezayir dışında Dar El Quad adındaki büyük villanın kemerli, oymalı kapısının önünde durduğu zaman güneş batmak üzereydi.

«Bekle beni,» dedi Carter şoföre ve nöbetçilerin arasından geçip merdivenleri tırmandı.

Loş, serin holde genç bir yüzbaşı yazlık üniformasıyla masanın başında oturmuş çalışıyordu. Önündeki levhada Yüzbaşı George Cusak yazılıydı. Başını kaldırıp Carter’a baktı ve omzundaki işaretlere, göğsündeki nişanlara bir göz attıktan sonra ayağa kalktı.

«Sizin için ne yapabilirim, binbaşım?»

Carter izin kâğıdını çıkardı. «Sanırım General Eisenhower beni bekliyor.»

Yüzbaşı kâğıda şöyle bir bakıp başını salladı. « On dakikanız var, binbaşım. Biraz oturursanız, kendisine geldiğinizi bildiririm.»

Harry Carter açık kapıdan terasa çıkıp kamış koltuklardan birine oturdu ve bir anlık duraklamadan sonra göğüs cebinden eski gümüş tabakasını çıkarıp bir sigara yaktı.

Kırk iki yaşında, orta boylu, sakin, temiz yüzlü, her an gülümsemeye hazır ama bir türlü gülümsemeyi gerçekleştiremeyen bir adamdı.

Yorkshire’lı zengin bir değirmencinin oğlu olup on üç yaşına dek Leeds Okulunda okumuş, sonra da öğrenimine Winchester’da devam etmiş biri olarak, üzerindeki üniformaya şaşılacak derecede uymuştu. Ve 1917’de okuldan kaçıp, yaşını büyük göstererek Birinci Dünya Savaşının son on sekiz ayını batı cephesinde piyade eri olarak yaşamıştı.

Savaş sona erince öğrenimini Cambridge’de tamamlayıp parlak bir akademik kariyer yapmıştı. Yunan arkeolojisi profesörü olarak çeşitli üniversitelerde görev aldıktan sonra, ülkesine dönüp otuz beş yaşında eski tarih profesörlüğüne yükselmişti.

Daha sonra İngiliz Haberalma Örgütünün önerisini kabul edip MI5’de çalışarak İngiltere’deki Alman casusluk ağını yok etmişti. Böylece Özel Harekât Dairesine seçilmiş ve sonunda Kahire’ye atanıp İtalya bölümünden sorumlu olmuştu. Sicilya görevi daha sonra gelmiş ve henüz siciline işlenmemişti.

Yorucu yaşamın izleri, gri gözlerinin bezgin bakışlarında ve koyu renk saçlarının arasında görülen aklarda kendini belli ediyordu. İzmaritini bahçeye fırlattı.

«Dikkat et Harry,» dedi alçak sesle kendi kendine konuşarak.

«Neredeyse kendine acımaya başlayacaksın.»

Arkasından bir ses duyunca başını kaldırdı ve Yüzbaşı Cusak’ın geldiğini gördü.

«Binbaşı Carter, Eisenhower

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir