The 100 – 21. Gün / Kass Morgan

The 100 - 21. GünThe 100 – 21. Gün

The 100 – 21. Gün’den…

Kimse mezarın yanında durmak istemiyordu. Aralarından dört kişiyi daha önce derme çatma mezarlığa gömmüş olsalar da, yüz kişilik grubun geri kalanı, birini toprağa verme düşüncesinden hâlâ rahatsız oluyordu.

Kimse arkasını ağaçlara dönmek de istemiyordu. Saldırıdan bu yana, bir dal çıtırtısı dahi, tedirgin kazazedeleri yerlerinden fırlatmaya yetiyordu. Asher’a veda etmek için toplanan yüze yakın kişi, birbirlerine sokulmuş vaziyette, bir yerdeki cesede bakıyordu bir ormandaki gölgelere.

Ateşin rahatlatıcı çıtırtısının eksikliği bariz bir şekilde hissediliyordu. Önceki geceden odunları bitmişti ama kimsenin gidip odun getirmeye niyeti yoktu. Aslında Wells giderdi ama o da mezar kazmakla meşguldü. Eric adındaki uzun boylu ve sessiz Arkadyalı çocuktan başka kimse de bu iş için gönüllü olmamıştı.

“Öldüğünden emin miyiz?” diye fısıldadı Molly, derin çukurun onu da yutacağından korkuyormuş gibi kenara çekilerek. On üç yaşındaydı ama daha da küçük görünüyordu. En azından eskiden öyle görünüyordu. Wells çarpışmadan sonra, gözyaşları ve küller tombul yanaklarından aşağı süzülürken ona yardım ettiğini hatırlıyordu. Kızın yüzü artık incecikti, bir deri bir kemik kalmıştı; alnında da düzgün bir şekilde temizlenmemiş gibi görünen bir kesik vardı.

Wells’in gözleri istemeden Asher’ın boynuna, boğazını delip geçen okun açtığı yaraya kaydı. Asher öleli iki gün olmuştu; tepede beliren gizemli siluetlerin, Kolonicilerin duyduğu-bildiği her şeyi altüst etmesinin üzerinden iki gün geçmişti.

Dünya’ya birer canlı kobay olarak gönderilmişlerdi. Gezegene, üç yüz yıl sonra ayak basan ilk insanlar onlardı.
Yanılmışlardı.

Bazıları buradan hiç ayrılmamıştı.

Her şey çabucak olup bitmişti. Wells daha ne olduğunu anlamadan Asher yere yığılıp can havliyle, boğazına saplanan oka yapışmıştı. İşte o an Wells arkasını dönmüş… ve onları görmüştü. Batan güneşi arkalarına almış siluetler, insandan çok zebanilere benziyorlardı. Wells kaybolmalarını umarak gözlerini kırpıştırmıştı. Gerçek olmaları imkânsızdı.

 

Ama halüsinasyonlar ok atamazdı.

Yardım çağrılarına aldırış edilmeyince Wells, Asher’ı, yangından kurtarılan tıbbi malzemeleri sakladıkları revir çadırına taşımıştı. Ama bunun bir faydası olmamıştı. Wells telaşla bandaj aramaya başlayana kadar

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir