Prens Caspian – Narnia Günlükleri #4 / Clive Staples Lewis

Prens CaspianPrens Caspian

Prens Caspian’dan…

O anda eşyalar, bank, peron ve istasyon tamamen kayboldu. Dört çocuk kendilerini, el ele tutuşmuş halde ve soluk soluğa, ağaçlık bir yerde buldular; ağaçlar öylesine sıktı ki, batan dallar arasında güçlükle hareket ediyorlardı. Gözlerini ovuşturup derin bir nefes aldılar.

“Ah, Peter!” diye şaşkınlıkla bağırdı Lucy. “Sakın Narnia’ya geri dönmüş olmayalım?”

“Başka bir yer de olabilir” dedi Peter. “Bu ağaçların arasından burnumun ucunu bile göremiyorum. Eğer varsa, açıklık bir yere çıkmayı deneyelim.”

Isırganların dalamasına, dikenlerin batmasına aldırmadan güçlükle ağaçlık alanın dışarı çıktıklarında, onları bir başka sürpriz bekliyordu. Şimdi her yer aydınlıktı. Birkaç adım sonra kendilerini ormanın kıyısında, kumsala bakarken buldular. Biraz ilerideki sakin denizin kumları okşayan dalgacıklarının çıkardığı ses, güçlükle işitiliyordu. Hiçbir kara parçası görünmüyordu. Gökyüzü bulutsuzdu. Güneş, sabah saat onda olması gerektiği yerdeydi. Göz kamaştırıcı mavilikteki denizin kokusunu içlerine çekerek öylece kalakaldılar.

“Vay be!” dedi Peter. “Bundan iyisi can sağlığı.”

Beş dakika sonra ayakkabılarını çıkarmış, serin ve berrak suda yürüyorlardı.

“Bu durum, havasız bir trenle Latince’ye, Fransızca’ya ve cebire geri dönmekten daha iyi!” dedi Edmund. Sonra uzunca bir süre hiç konuşmadan sağa sola su sıçratarak karides ve yengeç aradılar.

“Yine de” dedi Susan az sonra, “galiba bir plan yapmamız gerekiyor. Biraz sonra acıkacağız.”

“Annemizin yolculuk için hazırladığı sandviçler var” dedi Edmund. “En azından benimki hâlâ duruyor.”

“Benimki yok” dedi Lucy. “Küçük çantamdaydı.”

“Benimki de” dedi Susan.

“Benimki kumsalda, ceketimin cebinde” dedi Peter. “Bu, dört kişiye iki sandviç düşüyor demektir, ki bu durum hiç de iç açıcı değil.”

“Şu anda” dedi Lucy, “bir şey yemek yerine bir şey içmeyi yeğlerim.”

Şimdi hepsi, kumsalda güneşin alnında yürüyen herkes gibi, susadıklarını hissediyorlardı.

“Tıpkı bir gemi kazası gibi” dedi Edmund. “Kitaplarda hep adadaki temiz tatlı su kaynaklarını bulurlar. Keşfe çıksak iyi olur.”

“Bu, yeniden sık ağaçlığa döneceğimiz anlamına mı geliyor?” dedi Susan.

“Buna gerek yok” dedi Peter. “Eğer burada dere

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir