Ahlakın Soykütüğü / Friedrich Nietzsche

Ahlakın SoykütüğüAhlakın Soykütüğü

Ahlakın Soykütüğü’nden…

Diyeceğim, bu ahlak tarihçilerinin içinde hüküm süren iyi tinler varsa, onlara saygım tam! Ama ne yazık ki, tarih tininin kendisinin onlara yanaşmadığı, tarihin tüm iyi tinleri tarafından yüzüstü bırakılmış oldukları da kesin! Bunların hepsi, artık eski bir filozof âdeti olduğu gibi, özünde tarihsel olmayan bir biçimde düşünüyor; buna şüphe yok. Onların ahlak soykütüklerinin acemiceliği, daha en başında, “iyi” kavramının ve yargısının kökenini belirlemeleri sırasında açığa çıkıyor.

“Bencil olmayan eylemler,” -diye buyuruyorlar- “ilkin, eylemin yöneltildiği, yani eylemin yarar sağladığı kişiler tarafından övülüp iyi olarak tanımlanmıştır; sonradan övgünün bu kökeni unutulmuş ve bencil olmayan eylemler, alışkanlık gereği hep iyi diye övülmüş olduklarından, iyi olarak da algılanmıştır – sanki kendi başlarına iyi şeylermiş gibi.” Hemen görülüyor ki, bu türetme zaten İngiliz psikolog mizacının tüm tipik özelliklerini içeriyor, – “yararlılık”, “unutma”, “alışkanlık” ve sonunda da “yanılgı”; işte daha yüce olan insanın, şimdiye dek insana has bir tür ayrıcalıkmışçasına gurur duymuş olduğu bir değerler dizgesinin temelini oluşturan şeyler.

Bu gurur kırılmak, bu değerler dizgesi değerden düşürülmek zorunda: erişildi mi buna?.. Bir kere bence, bu kuramın, “iyi” kavramının asıl çıkış noktasını yanlış yerde aradığı ve yanlış yere koyduğu apaçık ortada; “iyi” yargısı, kendilerine “iyilik” bahşedilenlerden kaynaklanmış değildir! “İyi olanlar”ın kendilerinden kaynaklanmıştır bu daha ziyade; aşağı, adi ruhlu, bayağı ve avam her şey karşısında kendilerini ve eylemlerini “iyi”, yani birinci sınıf olarak algılamış ve öyle kabul etmiş olan asil, güçlü, üstün ve yüce gönüllü olanlardan yani.

Bu mesafe tutkusundan hareketle değerler yaratma, değerleri isimlendirme hakkını bulmuşlardır kendilerinde: ne işleri var onların yararlılıkla! Yararlılık açısından bakmak, özellikle de en mertebe düzenleyici ve mertebe belirleyici nitelikteki değer yargılarının böylesine sıcak fışkırması bağlamında olabildiğince acayip ve yersiz kaçıyor: duygu tam da burada, her tür çıkarcı kurnazlığın, her tür yararlılık hesabının önkoşulu olan o düşük ısının zıddına ulaşmıştır, – hem de bir kerelik değil, istisnai bir durum olarak değil, daimi

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir