Yaşamak Zamanı Ölmek Zamanı / Erich Maria Remarque

Yaşamak Zamanı Ölmek ZamanıYaşamak Zamanı Ölmek Zamanı

Yaşamak Zamanı Ölmek Zamanı’ndan…

Afrika’dakinden başka türlü kokuyordu Rusya’daki ölüm. Afrika’da da ölüler ağır İngiliz ateşi altında cepheler arasında çoğu kez uzun süre gömülmeden kalmıştı, ama güneş çabuk tutmuştu elini. Geceleri esen rüzgâr, o iç bayıltıcı, leş gibi ve ağır kokuyu da birlikte taşımıştı hep. İçleri gaz dolan ölüler sessiz, tüm umutlarını yitirmiş ve her biri kendi başının çaresine bakmak için sanki bir kez daha savaşırcasına, yabancı yıldızların ışığında doğrulmuştu -ama daha ertesi günü büzülmeye, sonsuz bir yorgunlukla sanki içine girmek istercesine toprağa yapışmaya başlamıştı- ve sonradan, yanlarına gidip alma olanağı doğduğunda, bazıları tümüyle hafiflemiş ve kurumuştu bile.

Haftalar sonra rastgele bulunan ölülerden ise geriye, birdenbire çok büyük gelirmiş gibi görünen üniformaların içinde takırdayan iskeletlerden başka hemen hiçbir şey kalmamıştı. Kum, güneş ve esintilerin kucağında kupkuru bir ölümdü bu. Rusya’dakine gelince, oradaki ölüm, vıcık vıcıktı ve leş gibi kokuyordu.

Yağmur günlerden beri yağıyordu. Kar erimekteydi. Daha bir ay önce, kalınlığı bir metreden fazlaydı. Başlangıçta, görende yalnız kömürleşmiş damlardan kuruluymuş izlenimini uyandıran, bırakan yıkık köy, sessizce ve her gece daha incelen kar örtüsünden bir parça daha yükselmişti. Önce pencerelerin pervazları görünmüştü. Birkaç gece sonra bunu, kapıların üst kısmındaki girintiler izlemişti. En sonunda da pis kokulu karın derinliklerine uzanan merdivenlerin basamakları ortaya çıkmıştı. Kar, hiç durmaksızın eriyor, eriyordu ve bu erimeyle birlikte ölüler gün ışığına çıkıyordu.

Eski ölülerdi bunlar. Kasımda, aralıkta ve ocakta olmak üzere birkaç kez çarpışılmıştı köy için. Ve şimdi, nisan ayında, yine çarpışılıyordu. Köy alınmış, bırakılmış, bırakıldıktan sonra yine alınmıştı. Gelen kar fırtınaları birkaç saat içinde çoğu kez ölüleri, sıhhiyecilerin bulamayacakları derinliklere gömmüştü. Sonra her yeni gün, bir hastabakıcının kanlı bir yatağa yeni bir çarşaf sermesi gibi, savaş alanını yeni bir kar tabakasıyla örtmüştü.

Önce ocak ayının ölüleri ortaya çıktı. En üstte bulunan bu ölüler, nisan başlarında, kar gevşemeye başladıktan hemen sonra göründü. Gövdeleri kaskatı

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir