Ender’in Oyunu / Orson Scott Card

Ender'in OyunuEnder’in Oyunu

Ender’in Oyunu’ndan…

Muhtemelen arkadaş olmayacağız. Hayır, Peter çok tehlikeliydi. Peter çok sinirliydi. Yine de kardeştiler. Düşmanlık yok, arkadaşlık yok, sadece kardeşlik; aynı ev içinde yaşayabilmek. Benden nefret etmeyecek, sadece beni yalnız bırakacak. Hatta Böcekler ile Astronotları oynamak istediğinde, belki de onunla oynamak zorunda kalmayacağım ve sadece kitap okuyabileceğim.

Fakat Ender böyle düşünse bile, Peter’in onu yalnız bırakmayacağım biliyordu.

Delilik zamanlarında, Peter’in gözlerinde bir şeyler olurdu ve Ender bakışlarındaki o kıvılcımı her gördüğünde Peter’in yapmayacağı tek şeyin, onu yalnız bırakmak olacağını bilirdi. Piyano çalışıyorum Ender. Gel de sayfaları benim için çevir. Oh, monitör çocuk, erkek kardeşine yardım edemeyecek kadar meşgul mü? Çok mu akıllı? Birkaç Böcek mi öldürmen lazım, astronot? Hayır, hayır, senin yardımını istemiyorum. Kendi başıma halledebilirim, seni küçük piç kurusu, seni aşağılık Üçüncü.

“Uzun sürmeyecek, Andrew” dedi doktor.

Ender başını salladı.

“Çıkarılabilecek şekilde tasarlandı. Enfeksiyon yapmadan, zarar vermeden. Fakat biraz gıdıklanma olabilir ve bir şeyin kaybolduğu hissine kapıldıklarını söylerler. Bir şeyler arayıp duracaksın, bulamayacaksın, aslında aradığın şeyin ne olduğunu da hatırlamayacaksın. Öyleyse ben söyleyeyim, aradığın şey o monitör olacak ve artık orada olmayacak. Birkaç güne kadar da bu duygu geçmiş olacak.”

Doktor Ender’in başının arkasındaki bir şeyi çeviriyordu. Aniden boynundan kasıklarına doğru iğne gibi bir ağrı saplandı. Ender arkasının kasıldığını hissetti ve vücudu sertçe geriye doğru yaylandı; başı yatağa vurdu. Bacaklarının kıvrandığını hissedebiliyordu, elleri birbirine o kadar sıkı kenetlenmişlerdi ki, eğrildiler.

“Deedee!” diye bağırdı doktor. “Sana ihtiyacım var” hemşire soluk soluğa içeriye koştu. “Bu kasları rahatlatmamız lazım. Onu bana getir, şimdi! Daha ne bekliyorsun!”

Bir şeyler el değiştirdi; Ender ne olduğunu göremedi. Yana doğru yalpaladı ve muayene masasından düştü. “Yakala onu!” diye haykırdı hemşire.

“Onu sadece sabit tut!”

“Onu siz tutun doktor, benim için fazla güçlü.”

“Hepsini değil! Kalbini durduracaksın.”

Ender, gömleğinin yakasının biraz üzerinde, arkasına bir iğnenin girdiğini hissetti. İğne yakmıştı, fakat ateşin yayıldığı her bölgedeki

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir