Sessizliğin Müziği / Patrick Rothfuss

Sessizliğin MüziğiSessizliğin Müziği

Sessizliğin Müziği’nden…

Genç kız bunun ardından etrafına bakındı. Kusursuz yatağını gördü. Tam boyuna göreydi. Santimi santimine. Sandalyesine göz attı. Sedir kutusuna. Minik gümüş kadehine.

Şömine boştu. Ve onun üstünde şömine rafı duruyordu; raftaysa sarı yaprağı, taş kutusu, içinde hoş kokulu kurutulmuş lavanta bulunan gri cam kavanozu. Hiçbir şey başka bir şey değildi. Hiçbir şeyin olmaması gereken bir şey olmadığı gibi.

Kabuk’tan çıkmanın üç yolu vardı. Bir koridor, bir kapı aralığı ve bir kapı. Bunlardan sonuncusu Auri için değildi.

Genç kız kapı aralığından Uğrak’a çıktı. Foxen, tabağında beklediği için ışığı burada daha loştu ama yine de görülebilecek kadar parlaktı. Uğrak son zamanlarda pek işlek olmamıştı; Auri buna rağmen her şeyi teker teker gözden geçirdi. Şarap rafında, bir çiçeğin taçyaprağmdan daha kalın olmayan bir porselen tabağın kırık yarısı duruyordu. Onun altında deri ciltli bir oktavo kitap1 , bir çift tıpa ve ufacık bir iplik yumağı mevcuttu. Bir yanda onun bembeyaz çay fincanı Auri’nin gıpta ettiği bir sabırla sahibini bekliyordu.

Duvar rafındaki bir tabakta sarı renkli bir reçine damlası duruyordu. Siyah bir kaya. Gri bir taş. Düz, yassı bir tahta parçası. Tüm bunların yanında, bağlama teli ağzı aç bir kuşun gagası gibi açık duran ufacık bir şişe yer alıyordu.

Ortadaki masaya beyaz renkli, temiz bir bezin üstüne bir avuç çobanpüskülü dutu bırakılmıştı. Auri dutları kısa bir süreliğine süzdü, sonra onları kitap rafına, yani daha uygun bir tüneğe götürdü. Odada etrafına bakınıp kendi kendine kafa salladı. Her şey tamamdı.

Kabuk’a dönen genç kız yüzünü, elini ve ayağını yıkadı. Geceliğini çıkarıp katladı ve sedir kutusuna kaldırdı. Kollarını kaldırarak ve parmak uçlarında yükselerek mutlulukla gerindi.

Daha sonra ondan aldığı, en gözde elbisesini üstüne geçirdi. Elbise teninde hoş bir his yaratıyordu. Auri’nin ismi, içinde bir ateş gibi yanıyordu. Bugün yoğun bir gün olacaktı.

Auri gidip Foxen’ı toparladı ve onu kapattığı avucunda taşıdı. Uğrak’tan geçerken duvardaki eğri

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir