Antikacı Dükkanı / Charles Dickens

Antikacı DükkanıAntikacı Dükkanı

Antikacı Dükkanı’ndan…

Ben ekseriya geceleri gezmeye çıkarım. Yaz günleri, sabahleyin evden erken ayrılır, bütün gün kırlarda ve kır yollarında gezer dolaşırım. Bazan günlerce ve haftalarca yerime, yurduma dönmediğim olur. Eğer kırda değilsem, ortalık kararmadıkça sokağa çıkmam. Bununla beraber; çok şükür her mahlûk gibi güneşin dünyamıza saçtığı ışık ve neşeden hoşlanırım.

Ben bu itiyadı hemen hemen hiç farkında olmadan kazandım. Çünkü bu, benim zayıf ve nahif bünyeme daha uygun olduğu gibi; sokakları dolduran insanların seciyeleri ve işleri güçleri hakkında tahminlere girişmek için bana daha uygun bir fırsat verir. Öğle vaktinin bol ışık ve telâşı benim gibi tembelce vakit geçirenler için elverişli değildir. Bir sokak lâmbasının veya bir dükkân vitrininin yardımı ile seçebildiğim geçici simalar, benim için onları gün ışığında ayan beyan görmekten ziyade uygundur. Şu hakikati de ilâve etmek icabederse; gece bu hususta gündüzden çok daha merhametlidir. Çünkü; gündüzün, havada kurulan bir şatoyu tam ikmal edildiği sırada; hiçbir nedamet duymaksızın ve hiçbir seremoniye tâbi olmadan yıktığını görmek, çok defa mümkündür.

Fâsılasız gidip gelişler, sonsuz kaynaşmalar, kaba kaldırım taşlarım aşındırıp kaypaklaştıran ardı arkası gelmez adımlar! Dar bir sokakta oturan halkm bunu dinlemeye nasıl tahammül ettiği hayret edilecek bir şeydir! Saint-Martine Curt gibi bir yerde, acı ve usanç içinde — sanki bütün işi gücü bu imiş gibi — ister istemez ayak seslerini dinleyen; çocukların yürüyüşlerini yetişkinlerinkinden, pasaklı bir dilencinin eski pabuçlarının çıkardığı sesi zarif kunduralı kibar bir insanınkinden; tembel tembel gezinenlerin ağır adımlarım telâşlı adımlardan; salına salına etrafta gezip dolaşan bir serserinin hantal adımlarını, zevk peşinde koşanların kıvrak ve çevik yürüyüşlerinden ayırd- etmek mecburiyetinde kalan bir hastayı düşünün! Uğultu ve gürültü kulaklarından eksik olmayan, çağlayıp akan ve asla durmayan hayatı, hattâ huzursuz rüyalarında bile gören ve sanki yaşıyan bir ölü gibi gürültülü bir mezarlıkta asırlarca rahat ve sükûn ümidi beslemiyen bu zavallı insanı düşünün!

Sonra, müruriye (Bir yerden geçerken ödenen para) vermeden geçilen

1.Kitap

LİNK

2.Kitap

LİNK

Author: epubindir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir