Kelebek
Kelebek’ten…
Duruma hâkim olabilmek için, hafifçe bana doğru eğiliyor. “Aslanım, elimden kurtulacağını sanıyorsan yanılıyorsun”, der gibi. “Ellerimin birer kartal pençesi olduğu anlaşılmıyor ama seni paralayacak tırnaklarım ruhumun içindeki yerlerine iyice yerleştiler. Bütün avukatlar benden çekiniyorsa, hukuk adamları arasında da çok tehlikeli bir başsavcı olarak ün yapmışsam, bunun nedeni avımı elimden hiç kaçırmayışımdır.”
“Senin suçlu ya da suçsuz olman bana vız gelir, yalnız sana karşı olan ne varsa, Montmartre’da sürdüğün serseri hayatı, polisin sağladığı tanıklar, polis memurlarının sözleri, hepsinden yararlanmalıyım. Sorgu yargıcının bir araya getirdiği bu iğrenç birikimle, jüri üyeleri tarafından toplum dışına itilmen için seni yeterince tiksindirici gösterebilmeliyim.”
Düş görmüyorsam, onu gerçekten bütün açıklığıyla duyar gibiyim. “İnsan yiyen” bu adam beni çok etkiliyor.
“Bırak kendini sanık, hele kendini hiç savunmaya kalkma: Seni, ‘Çürümüşlük yoluna’ sokacağım.”
“Jüri üyelerine güvenmediğini umarım. Hiç hayale kapılma. Bu on iki kişi, hayatla ilgili hiç bir şey bilmez.”
“Karşında oturan şu adamlara bak. Uzak bir taşra şehrinden Paris’e getirilen şu on iki ağayı iyi görüyor musun? Hepsi de küçük burjuva, tüccar, emekli. Onları teker teker çizmenin gereği yok. Yirmi beş yaşını ve Montmartre’da sürdüğün hayatı anlayacaklarını sanacak kadar, safdil değilsin ya? Onların gözünde Pigalle ve Blanche Alanı cehennemin ta kendisi, gece yaşayan bütün insanlar da toplum düşmanları. Seine Ağırceza Mahkemesinde jüri üyeliğine seçilmekle çok gururlanıyorlar. Üstelik, emin ol ki, hepsi de dar kafalı birer küçük burjuva olmanın acısını çekiyor.”
“Ve sen, genç yakışıklı karşılarına çıkıyorsun. Seni, Montmartre gecelerinin Don Juan’ı olarak çizmekte en ufak sakınca göreceğime inanmazsın ya? Böylece, başlangıçta jüri üyelerini sana düşman edeceğim. Çok iyi giyimlisin, yoksul giysiler içinde mahkemeye gelmeliydin, işte bu noktada bir taktik hatası yaptın. Şıklığını kıskandıklarını da görmüyor musun? Ellerine geçeni sırtlarına geçirmişler, düşünde bile terziye elbise diktirdiğini gören yok içlerinde.”
Saat on, mahkemenin başlamasına hazırız. Karşımda altı hukuk adamı var, içlerinde başsavcı da, şeytanca iktidarını, zekâsını, on iki…