Hayalet Gemi
Hayalet Gemi’den…
Arka plandaki düz siyah kontrol panellerinin üzerinde parlak ışıklar oynaşıyordu.
William Riker, Atılgan’ın birinci subayı, düşünceli bir şekilde köprüde ayakta duruyordu. Uzun boylu, kaslı silueti üniformasının içinde gergindi. Gözleri dairesel odanın ön duvarını kaplayan ekrana sabitlenmişti.
“İleri,” dedi Riker dümendeki görevliye. Arkasında Yüzbaşı Worf’un ağır ayak sesini duydu. Uzun menzil tarayıcılarının yeni raporlarını istemekten son anda vaz geçti. Rapor gereksizdi. Şimdilik yapabileceği her şeyi yapmıştı.
Riker’ın yardım çağrısına tepkisi otomatik olmuştu: mesajın kısa bir değerlendirmesi ve uzay gemisinin rotasının ve hızının değiştirilmesi için verilen hızlı emirler. Bir sonraki hareketi kaptana durumu bildirmek olacaktı ancak daha eli iletişim cihazına uzanırken Picard’ın bir açıklama isteyen sesi duyulmuştu. Riker verdiği emirlerin uygunluğundan ya da durumun aciliyetinden emin olmasına rağmen Picard’a kendisinin ulaşmış olmasını isterdi. Geminin rotası ve hızının değiştirilmesi gibi önemli emirler veren bir subay, sorulmadan önce emirlerinin nedenini açıklamış olmalıydı.
Açılan asansör kapısının tıslamasının hemen ardından Kaptan Picard’ın kendine has sesi duyuldu: “Durum raporu, Bir Numara?” Tane tane ve keskin telaffuz edilmiş sözcüklerle verilmiş emir sessiz köprüde yankılandı. Picard bir yandan da köprünün komuta bölümüne doğru ilerliyordu.
Riker hızlı bir şekilde Picard’ın gelişini beklerken hazırladığı açıklamayı yaptı. “Orta büyüklükte bir yıldız gemisi, USS Ferrel, otomatik bir yardım çağrısı gönderiyor.” Derin bir nefes aldı ve devam etti. “Derhal çağrının yapıldığı koordinatlara rota değişikliği emri verdim ve hızımızı Warp altıya çıkarttırdım.”
“Evet, fark ettim,” dedi Picard soğuk bir sesle.
Riker, Picard’ın çelik bakışlarını gözlerini kaçırmadan karşıladı. Birinci subay, kaptanından en az yarım kafa boyu daha uzun olmasına rağmen, Picard’ın o karşı konulmaz otoritesi ve keskin karizması, kaptanın slından daha uzun görünmesine neden oluyor gibiydi.
“Oldukça iyi, Bir Numara.”
Riker’ın kafasının içinde yankılanan rahatlamanın tek belirtisi göğsünün hafifçe inip kalkmasıydı. Picard’ı hala çok iyi tanımıyordu, ancak beraber görev yaptıkları süre Riker’a, Picard’ın, egosunun görevin gereklerinin önüne geçmesine izin vermeyen biri olduğunu…