Değişen Kafalar / Thomas Mann

Değişen KafalarDeğişen Kafalar

Değişen Kafalar’dan…

Her ikisi de gerekli zamanda kutsal kemeri kuşanmış ve iki kez doğanlar birliğine kabul edilmişlerdi. Her ikisi de tanrıların işareti üzerine atalarının nice zaman önce gelip yerleştikleri Kosala yöresindeki “İneklerin Mutluluğu” adlı, içinde tapınaklar bulunan köyün yerlisiydiler. Köyün çevresi bir kaktüs çiti ve tahtadan bir surla çevrilmiş, surun dört yöne açılan kapıları da, köyde yedirilip içirilen, ağzından asla yanlış bir sözcük çıkmayan ve söz tanrıçasından esin alan gezgin bir yargıç tarafından direkleri ve desteklerinden yağ ve bal sızması dileğiyle kutsanmıştı.

İki genç arasındaki dostluk, her birinin ötekine göz koymasına neden olan benlik ve mülkiyet duygularının farkına dayanıyordu. Çünkü ruhun vücuda girmesi tekleşmeyi, tekleşme farklılaşmayı, farklılık kıyaslamayı, kıyaslama tedirginliği, tedirginlik şaşkınlığı, şaşkınlık hayranlığı doğurur; hayranlık da değiş tokuş etme ve birleşme isteğini yaratır. İşte “Etat vai tat” dedikleri budur. Bu kural ar, hayat çamurunun henüz yumuşak olduğu, benlik ve mülkiyet duygularının katılaşmamış bulunduğu gençlik çağı için çok yerindedir.

Delikanlılardan bir tecimenin oğlu olan Şridaman da tecimendi. Oysa Nanda hem demircilik, hem de sığırtmaçlık yapıyordu. Çünkü; Babası Garga da çekiçle çalışmakta ve ateşi alevlendiren kuş kanadını kullanmakta olduğu kadar sığırları otlak ve ağıllarda beslemekte de ustaydı. Şridaman’ın Bhavabhuti adlı babasına gelince ata soyu tarafından Veda bilgini bir Brahman ailesindendi. Oysa Garga ile oğlu Nanda böyle bir şeyi ileri sürmekten çok uzaktılar. Ama yine de Şudra sınıfından değil, biraz keçi burunlu olmalarına karşın pekâlâ insan topluluğundan sayılıyorlardı. Hem, Şridaman için olduğu kadar, babası Bhavabhuti için de Brahmanlık bir anıdan başka bir şey değildi. Çünkü babası

çıraklık döneminden sonra gelen aile babalığı basamağında kendi isteğiyle durmuş ve bütün yaşamı boyunca çileciliğe ulaşmayı denememişti. Ya Veda hakkındaki bilgisinden ötürü kendisine verilen bağışlarla yaşamayı küçük görmüş ya da bunlarla karnı doymadığı için müslin, kafiru, sandal ağacı, ipek, dokuma ticareti yapmak gibi onurlu bir işe girmişti. Böylece Tanrı hizmetine adadığı oğlu da “İneklerin

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir