Venedik’te Ölüm / Thomas Mann

Venedik'te ÖlümVenedik’te Ölüm

Venedik’te Ölüm’den…

Avrupa’dan dışarı çıkmak şöyle dursun, hiçbir zaman böyle bir arzu bile duymamıştı. Üstelik hayatı bitişe doğru gittiğinden, sanatçıların duyduğu o bitirememe korkusunu –işlerini tamamlayamadan ve kendini tam anlamıyla teslim etmeye hazır olmadan saatin durabileceği yönündeki o kaygıyı– artık sadece bir kuruntu olarak öteleyemediği için, dışarıdaki varoluşu kendisi için bir vatan haline gelen bu güzel kentle, dağlarda kurduğu ve yağmurlu yaz aylarını geçirdiği kaba saba kır eviyle yetiniyordu neredeyse.

Çok sürmedi; bu kadar geç kalmış, bu kadar ani bir esintiyle gelen arzu, hemen az sonra mantığı ve gençliğinden bu yana alışageldiği nefsine hâkim olma duygusu sayesinde derli toplu ve akla uygun bir çerçeveye alındı. Kır evine göç etmeden önce, hayatını bağladığı eserini bir noktaya kadar götürmeyi aklına koymuştu; kendisini işinden aylarca uzakta tutacak olan dünyayı dolaşma düşüncesi; ona alabildiğine temelsiz, planlarına çok ama çok aykırı geliyordu, böyle bir şey cidden söz konusu bile olamazdı. Bununla beraber böyle ani bir ayartılışın hangi nedenden ileri geldiğini de çok iyi biliyordu.

Kaçmak arzusuydu bu, kendisine itiraf ettiği şey: Uzaklara, yeniliklere, kurtulmaya, yüklerden sıyrılmaya, unutmaya duyduğu bu özlemdi – Kaçmak, eserinden, donuk, soğuk ve hummalı bir ödevle sınırlanmış her günkü yerlerden uzaklaşmak! İşini seviyordu gerçi; inatçı, gururlu ve kaç kez denenmiş iradesiyle, kimselerin bilmesini ve eserinin hiçbir şekilde hiçbir tükenme, gevşeme belirtisiyle dışa vurmasını istemediği, gittikçe artan o yorgunluğu arasındaki sinirleri yıpratan, her gün yeniden tazelenen savaşı da seviyordu hani neredeyse.

Fakat yayı fazla germemek, varlığını bu kadar canlı duyuran bir gereksinmeyi dikbaşlılık edip boğmamak akla uygun geliyordu. İşini düşündü; gelip dayandığı, bir önceki gün olduğu gibi bugün de bırakmak zorunda kaldığı ve ne sabırlı bir dikkat ne de ani bir atılımla başarılacağa benzeyen noktayı düşündü. Bu kısmı yeniden gözden geçirdi, engeli kırmayı ya da çözmeyi denedi ve bir isteksizlik ürpertisiyle atılımdan vazgeçti. Burada hani öyle görülmedik bir güçlük de bulunmuyordu, aksine

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir