Efsane / Marie Lu

EfsaneEfsane

Efsane’den…

Keşke askerlerin silahlarından birini ele geçirebilseydik. Pazarda böyle güzel bir silahın fiyatı çok fazla değildi; 480 Not, bir ocaktan daha ucuz. Bütün silahlar gibi hassas, mıknatıs ve elektrik akımı güdümlü ve üç bina ötedeki bir hedefi tam on ikiden vurabilen bir silah. Babamın dediğine göre, teknolojisi Koloniler’den çalınmıştı ancak tabii ki Cumhuriyet bunu asla size söylemezdi. Tess’le istesek bunlardan beş tane satın alabilirdik…

Yıllar geçtikçe çaldığımız paradan arttıkça biriktirmeyi ve acil durumlar için saklamayı öğrendik. Ancak bir silaha sahip olmakla ilgili asıl sorun parası değil, izinin sürülüp sizi bulabilecek olmalarıydı. Her silahta kullanıcının elinin şeklini, başparmağının izini ve bulunduğu yeri rapor eden bir alıcı bulunuyordu. Beni herhalde bundan daha fazla ele verebilecek bir şey olamazdı. Bu yüzden ben de kendi yaptığım silahlarla, PVC sapanlarım ve diğer ıvır zıvırlarla idare ediyordum.

“Bir tane daha buldular,” dedi Tess. Daha iyi görebilmek için gözlerini kıstı.

Aşağıya bakınca askerlerin başka bir evden çıktıklarını gördüm. İçlerinden biri sprey boya kutusunu çalkalayıp kapıya devasa bir X çizdi. O evi bitiyordum. Orada yaşayan ailenin benim yaşımda küçük bir kızları vardı. Küçük bir çocukken erkek kardeşlerim ve ben, onunla ebelemece ve sokak hokeyi oynardık. Buruşturulmuş kâğıtlar ve demir sopalar kullanırdık.

Tess ayağımın dibindeki bez bohçayı başıyla işaret ederek dikkatimi başka yöne çekmeye çalıştı. “Onlara ne getirdin?”

Gülümsedim ve bezi çözmek için aşağıya uzandım. “Bu hafta sakladığımız şeylerin bir kısmı. Tarama geçtikten sonra iyi bir kutlama olacak.’’ Bohçanın içindeki küçük eşya yığınının içine elimi atıp kullanılmış bir koruyucu gözlük çıkardım. Camlarında çatlak olmadığından emin olmak için tekrar kontrol ettim.

“John için. Erken bir doğum günü hediyesi.” Ağabeyim bu haftanın sonunda 19 yaşına giriyordu. Mahalledeki santralin friksiyon ocaklarında on dört saat mesai yapıyor ve duman yüzünden eve hep gözlerini ovuşturarak geliyordu. Bu gözlükleri ordu erzak sevkiyatından çalabilmem büyük şanstı. Onu yere bırakıp diğerlerini karıştırdım. Çoğunlukla bir hava gemisinin kafeteryasından çaldığım

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir