Gelin Çiçeği Cinayeti / Maria Lang

Gelin Çiçeği CinayetiGelin Çiçeği Cinayeti

Gelin Çiçeği Cinayeti’nden…

Aylardan hazirandı, günlerden de cuma. Vakte gelince, Dina Richardson’un herkesçe kuşkuyla karşılanan ifadesine bakılırsa, Priest ve River sokaklarının kesiştiği yerde adı çağrıldığında saat tam üçe on vardı. Şaşıran genç kız dönmüş ve çevresine bakınmıştı.

«O, Anneli! Sen misin, canım? Ben de seni düşünüyordum Nereden geliyorsun? Nasılsın? Sinirli misin?»

Skoga sakinleri bu güzel arkadaşlığa yirmibeş yıldır alışkın olmasalardı, yavaşlayıp iki kıza daha yakından bakmak gereğini duyarlardı. Çocukluktan beri birbirlerinin zıttıydılar. Dina, oldum olası konuşkan, canlı ve yaşamayı seven bir kızdı. Anneli’yse sessiz, içine kapanık ve genellikle düş kurmaktan hoşlanan bir insandı. Dış görünüşleri de buna uygundu: Dina’nın koyu kumral saçları doğuştan kıvırcıktı ve kıpkısa kesilmişti; kalkık bir burnu ve içleri gülen çekik gözleri vardı. Anneli ince yapılıydı, soluk tenliliğinden gelme aşırı duygulu bir görünüşe sahipti ve klasik güzellik anlayışına uygundu: Uçuk sarı renkli saçlarını ensesinde zarif bir topuzla derlemişti. Bütün bu dış aykırılıklara rağmen gerçekten de iyi geçinen iki arkadaştılar.

«Berbere gittim,» dedi Anneli. «Bugün saç yıkamamın daha iyi olduğunu düşündü annem. Çünkü duvak o zaman daha kolay takılırmış. Ah ne kadar sinirliyim, bilsen! Ne işlere giriyorum, anlatamam. Skoga Kilisesinde bir yaz düğünü kulağa nasıl hoş geliyor,okuldayken bugünlerin hayalini nasıl da kurardık, değil mi? Sen bir teğmenle evlenirdin, ben de en azından bir seksen boyunda iri yapılı biriyle…»

Sesinde beliren korkulu titreyiş üzerine sustu. Duyarlılıktan daima ürken Dina beklenmedik bir giriş yaptı:

«İyi ama şekerim, sen de bölgenin en varlıklı bekârını yakalamış bulunuyorsun Kızların hepsi kıskançlıklarından neredeyse çatlayacaklar Anneler de öfkelerinden kaplarına sığamıyor Yarın bütün kasaba kilisede olacak ya da dış kapısında toplanacak seni eleştirmek için. Dikkat et ayağın sürçmesin! Kekeleyip kızarma, seven birinin heyecanıyla mutlu ol, yeter; çünkü seninki bu kuytu verde yılın düğünüdür. Bir vakitler Joakim’in annesine ait ikiyüz yıllık gerçek dantelden bir duvak takacağını, seksen kişilik şampanya şöleni verileceğini falan hep biliyorlar

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir