Tarihin Sonu ve Son İnsan / Francis Fukuyama

Tarihin Sonu ve Son İnsanTarihin Sonu ve Son İnsan

Tarihin Sonu ve Son İnsan’dan…

Ama insan yalnızca ekonomik bir varlık olmadığı için tarihin saf ekonomik yorumları eksik ve yetersizdir.

Bunlar özellikle bizim niçin demokrat olduğumuzu, yani halk egemenliği ilkesini ve insan hakları için hukuk devleti usulleri çerçevesindeki garantileri niçin savunduğumuzu açıklayamazlar. Açıklamamızda böylesi bir boşluk olduğu için kitabın III. Kısmında tarihsel sürecin ikinci, paralel bir anlatımı yer alıyor. Burada insanı yalnızca ekonomik açıdan değil bir bütün olarak ele almayı deneyeceğim. Bu amaçla Hegel’e ve kendisinin

“kabul görme mücadelesi” olarak adlandırdığı mücadeleye dayanan materyalist olmayan tarih anlayışına baş vuracağım.

Hegel’e göre gerek insanlar gerekse hayvanlar, yemek, içmek ve barınmak gibi kendi dışlarındaki nesnelere yönelik doğal ihtiyaçlara sahiptir. En önemli ihtiyaç kendi bedenini korumaktır. İnsan hayvanlardan temelde, başka insanların arzusunu arzu etmesiyle, yani “kabul görmek” istemesiyle ayrılır. En başta da insan olarak, belli bir değere, belli bir onura sahip bir varlık olarak kabul görmek ister. Kendi değeri gözünde bu kadar önemli olduğu için, insan yalnızca saygınlığının söz konusu olduğu bir mücadelede bile yaşamını riske etmeye hazırdır. En derindeki hayvansal içgüdülerini, ki bunların en önemlisi varlığını sürdürme güdüsüdür.

Daha yüksek, soyut ilke ve amaçlar uğruna aşma yeteneğine yalnızca insan sahiptir. Hegel’e göre kabul görme ihtiyacı, ilk iki muharibi kendi insanlık onurlarının “kabul görmesi”ni birbirlerine dayatmak amacıyla tutuştukları ve hayatlarını ortaya koydukları bir döğüşe sürüklemiştir. İkisinden birinin doğal ölüm korkusu pes etmeğe yol açtığında, efendi ve Uşak ilişkisi doğmuştur. Tarihin bu ilk kanlı kavgasında söz konusu olan besin, barınak ya da güvenlik değil, yalnızca saygınlıktır. Dövüşün amacı biyolojik olarak belirlenmediği için, tam da bu nedenden Hegel burada insan özgürlüğünün ilk belirtisini görür.

Kabul görme ihtiyacı ilk bakışta alışılmamış bir kavram olarak görünebilir; ama aslında Batı politik felsefesinin geleneği ve insan varlığının bilinen bölümü kadar eskidir. İlk kez Eflatun tarafından Politika’da tasvir edilmiştir. Eflatun, ruhu üç bölümden; bir

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir