Hindistan’a Bir Geçit
Hindistan’a Bir Geçit’ten…
Genç adam, uşağın yakalamasına vakit kalmadan, düşen bisikletini bırakıp, ön balkona fırladı. Kabına sığamıyordu. «Hamdullah. Hamdullah; geç mi kaldım?» diye seslendi.
Ev sahibi, «Özür dileme,» dedi. «Sen hep gecikirsin.»
«Ne olur, sorumu yanıtla. Geç mi kaldım? Mahmut Ali yemekleri yiyip bitirdi mi? öyleyse, başka yere giderim. Bay Mahmut Ali, nasılsınız?»
«İyiyim, teşekkür ederim Dr. Aziz, ölmek üzereyim.»
«Yemekten önce ölmek ha? Vah zavallı Mahmut Ali.»
«Hamdullah çoktan öldü. Sen bisikletinle gelirken, ruhunu teslim etti.»
Mahmut Ali, «Doğru,» dedi. «Düşün bak, ikimiz de sana, başka ve daha mutlu bir dünyadan sesleniyoruz.»
«Sizin o başka ve mutlu dünyanızda nargile var mı?»
«Aziz, gevezeliği bırak, biz çok hazin bir söyleşi sürdürüyoruz.»
Nargile bu dost evinde her zamanki gibi sımsıkı hazırlanmıştı, hırçın hırçın fokurduyordu. Aziz, tütünü biraz kurcaladı, sonunda tütün gevşeyince, dumanı ciğerlerine, burun deliklerine doldu, pazardan geçerken genzine sinen yanmış tezek dumanını temizledi. Nefisti. Sanki kendini kaybetmiş, esrimişti, duygu dünyasındaydı, ama sağlıklıydı, bu dünyada, iki adamın söyleşisi hiç hazin gelmiyordu. —Bir Ingiliz’le dost olunup olunamayacağını konuşuyorlardı. Mahmut Ali olanaksızlığını savunuyordu. Hamdullah karşı görüşteydi, ama öylesine kesinlikten uzak, ve çekingenlikle tartışıyorlardı ki aralarında çekişme yoktu. Bir yanda uşaklar yemek hazırlarken, ay tam önünde doğarken, dertsiz, tasasız, koca balkonda uzanıp yatmak gerçekten güzeldi.
«Bu sabah benim başıma gelene bir bak.»
Hamdullah, «Hiç olmazsa Ingiltere’de olası» ya demekle yetindi. Hamdullah dokuz yüz on iki akınından önce İngiltere’ye gitmiş ve Cambridge’de candan karşılanmıştı.
«Burada olanaksız. Aziz! Şu havuç burunlu oğlan mahkemede gene beni aşağıladı. Ayıplamam doğrusu. Beni aşağılaması için uyarılmıştır. Yakın zamana kadar çok efendi bir çocuktu ama öbürleri ona da diş geçirdiler.»
«Evet, burada başka çıkar yol yok, bana sorarsan böyle. Efendice davranmak isteğiyle buraya geliyorlar, sonra bunun sökmeyeceği söyleniyor onlara Lesley’i al örneğin, Blakiston’u ele al, şimdi de sıra senin havuç burunlu çocukta. Çok geçmez Fielding’e de sıra gelir…