Ve Günler Yürümeye Başladı / Eduardo Galeano

Ve Günler Yürümeye BaşladıVe Günler Yürümeye Başladı

Ve Günler Yürümeye Başladı’dan…

Manuela León 1872’de Ekvator devlet başkanının emriyle kurşuna dizildi.

Devlet başkanı idam kararını imzalarken Manuela’yı Manuel yaptı, zira kendisi gibi centilmen bir beyefendinin, kaba bir yerli bile olsa, bir kadını idam mangasının önüne gönderdiğine dair bir kanıt bırakmak istemedi.

Vergi ödemeye ve köle gibi çalışmaya karşı toprakları ve halkları kışkırtmış, yerlileri ayaklandırmıştı. Ve bu yetmezmiş gibi bir de hükümetin subayı Teğmen Vallejo’yu askerlerin şaşkın bakışları altında düelloya davet etme densizliğinde bulunmuş ve açık alanda teğmenin kılıcı onun mızrağı karşısında mağlup olmuştu.

O son gün geldiğinde, Manuela idam mangasının karşısına gözlerini bağlamadan çıktı. Ve söylemek istediği bir şey var mı diye sorulduğunda kendi dilinde şöyle dedi:

-Manapi.

Hiçbir şey.

Kısalığa övgü

Philadelphia’da, 1776 yılında bugün Sağduyu’nun ilk baskısı yapıldı.

Yazar Thomas Paine’e göre bağımsızlık, sömürgeci aşağılamaya ve bir aslanı olduğu kadar bir eşeği de taçlandırabilen gülünç kalıtsal monarşiye karşı sağduyunun bir ürünüydü.

Kırk sekiz sayfalık bu kitap su ve havadan daha çok yayıldı ve Birleşik Devletler’in bağımsızlığının babalarından biri oldu.

1848’de, Karl Marx ve Friedrich Engels şu uyarıyla başlayan yirmi üç sayfalık Komünist Manifesto’yu yazdılar: Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor… Ve bu kitap yirminci yüzyıl devrimleri üzerindeki en etkili yapıt oldu.

Stephane Hessel’in 2011’de yazdığı öfkelenme çağrısı toplam yirmi üç sayfadan oluşuyordu. O az sayıdaki sözcük farklı şehirlerdeki protesto depremlerin tetiklenmesine katkıda bulundu. Binlerce öfkeli insan sokakları ve plazaları, bankaların ve savaş yanlılarının evrensel diktatörlüğüne karşı günlerce ve gecelerce işgal etti.

Mesafeler

Araba aksırarak ilerliyordu.

İçine tıkış tıkış dolmuş kimi müzisyenler zor şartlarda yolculuk ediyorlardı. Bir köy eğlencesini şenlendirmeye gidiyorlardı, ama uzun süreden beri Santiago del Estero’nun kavurucu yollarında kaybolmuşlardı.

Ortalıkta oraya nasıl gidildiğini soracak kimse yoktu. Eskiden ormanlarla kaplı o çöllerde artık kimse yoktu, kimse kalmamıştı.

Ve birden, bir toz bulutunun içinde bisikletiyle giden bir kız belirdi.

-Daha ne kadar var? diye sordular

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir