İç Deney / Georges Bataille

İç Deneyİç Deney

İç Deney’den…

İç deneyden anladığımız şey genelde gizemsel deney olarak adlandırılan şeydir: esrime, kendinden geçme, en azından tasarlanmış coşku halleri. Ama ben buraya kadar tutunmak zorunda kalınılan itiraf deneyinden çok nasıl bir itiraf olursa olsun kökeninde bile bundan bağlantısız çıplak bir deneyi düşünüyorum. İşte bu sebepten gizemsel sözcüğünü sevmiyorum.

Sınırlı tanımlamaları da sevmiyorum. İç deney, bulunduğum yerdeki –benimle birlikte insan varlığı– kabul edilebilir dinginlik olmaksızın her şeyi söz konusu etme (sorun olarak ortaya koyma) gereksinimine yanıt veriyor. Dinsel inançlara rağmen bu gereklilik var ama bu gerekliliğin inançsız olunduğu ölçüde daha sarsılmaz sonuçları var. Dogmatik önvarsayımlar deneye yersiz sınırlamalar getirdiler: Daha önceden bilen biri, bilinen bir ufuktan öteye gidemez.

Deneyin bizi alıp götürdüğü yere götürmesini istedim. Yoksa onu daha önceden verili bir amaca götürmek istemedim. Ve hemen bu deneyin bizi hiçbir sığınağa götürmediğini söylüyorum (ama kayboluşa ve anlamsızlığa götürür). Bilgisizliğin bu deneyin prensibi olmasını istedim ki bu prensip içinde, Hıristiyanların çok başarılı oldukları bir yöntemi daha sert bir kesinlikle izleyebildim (dogmanın izin verdiği ölçüde Hıristiyanlar bu yola bağlanmışlardır). Ama bilgisizlikten doğan bu deney kuşkusuz yöntemin içinde vardır. Anlatılamaz değildir, ondan bahsetmek ona ihanet etmek değildir, ama bilginin sorunlarına olan yanıtlarını tinden bile saklar. Deney hiçbir şeyi ortaya çıkarmaz, ne inancı oluşturabilir, ne de ondan yola çıkabilir.

Deney, ateşin ve korkunun içinde insanın var olma olgusundan anladığı şeyin sorun olarak (deney olarak) ortaya konmasıdır. Bu ateş içinde insanın biraz kavrayışı olsa bile “şunu gördüm, gördüğüm şey şöyleydi” diyemez; “Tanrıyı, mutlağı, dünyaların özünü gördüm” diyemez; sadece şunu diyebilir: “Gördüğüm şey anlığı aşıyor” ve Tanrı, mutlak, dünyaların özü, anlığın kategorileri değilseler hiçbir şeydirler.

Kararlı bir şekilde “Tanrıyı gördüm” dersem, gördüğüm şey değişmiş olacaktır. Anlaşılmaz bilinmezin yerine –karşımda yabanılca özgür, karşısında beni yabanıl ve özgür bırakarak– ölü bir nesne ve Tanrıbilimcinin bir nesnesi olacaktır –ki buna bilinmez köle edilecektir, çünkü Tanrı konusunda, esrimenin

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir