Odysseus / Homeros

OdysseusOdysseus

Odysseus’tan…

Söyle bana, Musa, o çok tedbirli eri ki, Troia’nın kutsal kalesini alıp talan ettikten sonra, bunca zamanlar dolaşmış durmuş, bunca insanların illerini görüp törelerinin ruhunu anlamış; engin deniz üzerinde, kendi başı ve yarenlerinin sılası için, candan gönülden çabalayıp bunca mihnetler çekmiş; ama o kadar emeği boşa gitmiş, tayfalarını kurtaramamıştı.

Onlar kendi taşkınlıkları yüzünden helak oldular! Akılsızlar Hyperionoğlu Güneş tanrının sığırlarını yiyip bitirdiler, o da onları sıla gününden mahrum etti. Zeus kızı tanrıça, bu olup bitenlerden anlat bize de.

TANRILAR DERNEĞİNDE

Helak uçurumundan sıyrılan bütün ötekiler, kavgadan ve denizden kurtulup yurda kavuşmuş iken, yalnız o sılasına ve karısına hasret kalmıştı; onu güçlü nymphe tanrıçaların en tanrısalı Kalypso, kocası olsun diye yanıp tutuşarak, oyulmuş mağaralarında tutuyordu.

Zaman çarhı dönüp, İthaka’daki evine dönmesi için tanrıların eğirdiği vade geldikten, kendi ve sevdiklerinin arasına ulaştıktan sonra bile cefaları sona ermiyecekti. Bütün tanrılar ona acıyorlardı, yalnız biri, Poseidon, tanrıya benzer Odysseus’a öz yerine dönünceye kadar sürecek bir kin bağlamıştı.

Bu tanrı uzakta yaşayan Yanıkyüzlüler’in1 katına varmıştı, o Yanıkyüzlüler ki, insanlığın öbür ucunda, ikiye ayrılırlar, bir kısımları Hyperion’un batısına, bir kısımları doğusuna doğru: Poseidon bunların boğalardan ve toklulardan ettikleri yüzlü kurban törenine gitmiş, neşe içinde, oturup şölenlerinden pay alıyordu. Öbür tanrılar ise, bu ara, Olympos’ta Zeus’un sarayında dernek kurmuşlardı; önlerinde insanların ve tanrıların babası söze başladı: düşündüğü şanlı Aigisthos’tu: bunu Agamemnon’un adı yayılmış oğlu Orestes öldürmüştü. Bu hatıra altında olan Zeus ölümsüzlere şöyle diyordu:

— Ne günlere kaldık! insanlar tanrıları suçlu tutmaktan çekinmiyorlar artık: kötülükler onlara bizden gidermiş! asıl kendileri, azgınlıklarıyla, kaderde olmıyan belâlara uğruyorlar.

İşte şu Aigisthos da öyle: kaderde yokken, Atreus oğlunun karısını almak istedi ve kendisini sılaya kavuşur kavuşmaz öldürdü; kendisi için de helâktan kurtuluş olmıyacağını bile bile; çünkü biz vazgeçirmek için akışıklı bekçimiz Hermes’i ona göndermiştik, hanın ne karısına göz diksin ne de kendisini öldürmeğe kalkışsın, diye, yoksa Orestes, gençlik çağına erişip

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir