Masallar / Hermann Hesse

MasallarMasallar

Masallar’dan…

Bu, Filippo adında, bir karış boyunda, çifte kamburlu, küçücük, ama olağanüstü bir cüceydi. Bay Vittorio Battista onu, gezilerinden birinden, Kıbrıs’tan getirdiğinde, yalnızca Yunanca ve Arapça konuşabiliyordu. Oysa sonradan öyle düzgün bir Venedik lehçesiyle konuşur olmuştu ki, Riva’da ya da San Grobbe Kilisesi’nin avlusunda doğmuş sanırdınız. Sahibesi ne denli güzel ve alımlıysa, cüce de o denli çirkindi. Bir kilisenin kulesi, bir balıkçı kulübesinin yanında nasıl daha yüksek ve yüce durursa, bu eciş bücüş yaratığın yanında sahibesi de öylesine endamlı ve gösterişli duruyordu. Cücenin, koyu kahverengi elleri buruşuk, eklemleri yamuk yumuk, yürüyüşü anlatılamayacak denli gülünç, burnu kocaman, ayaklarıysa yayvandı.

İçe doğru basardı. Ama giyimine diyecek yoktu, ipek ve altın işlemeli kumaşlardan yapılma giysiler içinde prensler gibi dolaşır dururdu.

“Bunlar bile cücenin değerli bir mücevher sayılmasına yeter de artardı. Yalnız Venedik’te değil, kuzeyi de katarsak, belki de tüm İtalya’da ondan daha değişik, daha eğlendirici birini bulmak olanaksızdı. Satılık olsaydı, birçok kralın, soylunun ve zenginin onu altınla tartarak satın almak için can atacağını söylemeye gerek yok.

“Belki de bazı saraylarda ya da zengin kentlerde bücürlükte ve çirkinlikte Filippo’yla yarışacak cüceler vardı, ama bunların hiçbirinin ruh derinliği ve yetenekte, onunla aşık atamayacağı kesindi. Yalnızca zekâsı, on kişinin zekâsına bedeldi ve bir bölük insanla başa çıkabilecek düzeydeydi. Üç dili anadiliymişçesine akıcı konuşabiliyor, tarih, akıl verme ve yaratıcılıkta herkesten üstün olduğunu kanıtlıyor, eski öyküleri anlatmakla kalmıyor, yeni öyküler yaratıyor, aklı başında konuşmalar kadar en berbat tartışmalara da girebiliyor, istediği zaman insanları nasıl kolayca güldürebiliyorsa, o kadar da çabuk kızdırabiliyordu.

“Gökyüzünde tek bir bulutun bile görülmediği günlerde, o zamanlar âdet olduğu üzere, Margherita olağanüstü güzellikte saçlarının rengini açmak için damdaki küçük balkona çıkar, iki oda hizmetçisi, Afrika papağanı ve Cüce Filippo’nun eşliğinde güneşte otururdu.

Hizmetçiler, hanımefendinin saçlarını ıslatıp geniş kenarlı şapkasının üzerine yayarlar, gülsuyu ve kolonyayla tararlar, bu sırada da kentte olan biten her şeyi

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir