Adem’den Önce / Jack London

Adem'den ÖnceAdem’den Önce

Adem’den Önce’den…

Örneğin, bir kent çocuğuydum ben. Dağlar tepeler hiç bilmediğim, görmediğim yerlerdi. Buna karşın düşlerimde kent ya da kentle ilgili hiçbir şey görmezdim; hiçbir düşümde bir ev gördüğümü hatırlamıyorum. Üstüne üstlük kendi türümden olan hiçbir insan, düşlerimin o karanlık duvarını delip içeri girememiştir. Ağaç denilen nesneyi yalnızca parklarda, bir de resimli kitaplarda görmüş olan ben, uykumda bitmez tükenmez ormanlarda gezerdim. Üstelik bu düşsel ağaçlar öyle belli belirsiz biçimlerde değillerdi. Son derece belirli, parlak ve ayrıntılı görüyordum onları. Her dalı, her ufak sürgünü, her ayrı yaprağı bir bir tanıyordum.

Uyanık yaşamımda ilk kez meşe ağacını görüşümü çok iyi hatırlıyorum. Yapraklara, dallara, budaklara, yumrulara bakarken aynı türden ağaçları uykumda sayısız kereler görmüş olduğum, sinir bozucu bir canlılıkla kafama dank etti. Yaşamımın daha sonraki dönemlerinde ladin, porsuk, huş, defne gibi ağaçları ilk kez gördüğümde de hiç yadırgamamış, hemen tanımışımdır. Bu ağaçların hepsini daha önceden görmüştüm çünkü, hâlâ da her gece düşlerimde görüyordum.

Sizin de fark etmiş olacağınız gibi düş görmenin temel yasalarına aykırıdır bu dediklerim. Herkes bilir; kişi düşünde, ancak daha önce, gündüzki yaşamı içinde görmüş olduğu şeyleri ya da bunların karışımlarını görür. Ne var ki, benim tüm düşlerim bu kuralı altüst etmiştir. Düşlerimde gündüzün görüp bildiğim hiçbir şeyi görmezdim. Geceki yaşamım ile gündüzki yaşamım arasında dağlar kadar fark vardı; bu ikisinin benden başka hiçbir ortak yanı yoktu.

Çocukluğumun oldukça erken bir döneminde, fındık fıstık gibi şeylerin bakkaldan; çilek, dut ve benzeri yemişlerin manavdan alındığını öğrenmiştim; ancak, bu bilgiyi edinmezden çok daha önce de düşlerimde fındık fıstığı ağaçlardan toplayıp yediğimi ya da ağaç altlarına düşmüş olanları topladığımı, aynı şekilde yemişleri çalılıklar arasından bulup çıkardığımı hatırlıyorum. Oysa bu, günlük deneylerimin tüm ötesindeydi.

Sofraya ilk kez yabanmersini geldiği günü çok iyi anımsıyorum. O zamana dek hiç yabanmersini görmemiştim, ama tabak dolusu yemişi görür görmez bataklıklarda dolaşarak tıka basa yabanmersini yediğim düşlerin anısı

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir