Tanrı Küçük Günahları Affeder / John Hart

Tanrı Küçük Günahları AffederTanrı Küçük Günahları Affeder

Tanrı Küçük Günahları Affeder’den…

Çocuk çiğnediği sakızı eline tükürüp yanından geçerken tabelaya yapıştırdı.

Bir kuş yuvası bulması iki saat sürmüştü. İki saat boyunca çalı dikenleri, sıcak, ter ve sivrisinekler yüzünden cildi kıpkırmızı olmuştu. Devasa yaprak ve dal yığınını nehir kenarındaki nemli toprakta büyüyen upuzun çam ağacının üst dallarında görmüştü. Ağacın etrafını iki kere turladıysa da yere düşen herhangi bir tüye rastlamadı. Ormanın içi gün ışığıyla aydınlanıyordu. Gökyüzü o kadar mavi ve parlaktı ki çocuğun gözlerini acıtıyordu. Yuva, tam tepede ufak bir leke gibi görünüyordu.

Çantasını bir kenara koyup ağaca tırmanmaya başladı. Ağacın kabuğu güneşin altında zaten kavrulan tenine daha sert baskı uyguluyordu. Gergin vc korkmuş bir halde tırmanırken gözleri kartalı aradı. Raleigh’deki müzede doldurulmuş bir kartal görmüştü ve ne kadar vahşi olduğunu hatırlıyordu. Gözleri cam gibiydi, kanat aralığı bir uçtan diğerine bir buçuk metre vardı ve pençeleri çocuğun serçe parmağı kadardı. Sadece gagasıyla bile yetişkin birinin kulağını rahatlıkla koparabilirdi.

Tek istediği bir tüydü. Kuyruk kısmındaki temiz ve beyaz tüylerden olsa hiç fena olmazdı fakat kanatlarındaki kahverengi iri tüyler de işini görürdü. Sonuçta en yumuşak derisinden alman ufacık bir tüy de, omuz kısmındaki şekilsiz bir tüy de olabilirdi.

Pek önemli değildi.

Ne de olsa büyü büyüydü.

Yukarı tırmandıkça dallar daha da eğilmeye başladı. Rüzgar ağaçla birlikte çocuğu da sallıyordu. Rüzgar esmeye devam ettikçe kalp atışlarının hızlandığını hissediyor, parmakları bembeyaz kesilene kadar ağaca sarılıyordu. Çam, ağaçların kralıydı ve nehir bile aşağıda ufacık kalmıştı.

Tepeye yaklaştı. Bu mesafeden yuva, orta halli bir yemek masası büyüklüğündeydi ve nereden baksanız doksan kilo ağırlığındaydı. Onlarca yıl önce yapılmış gibiydi. Küf, dışkı ve tavşan artığı kokuyordu. Çocuk zihnini kokuya ve beraberinde gelen güce açtı. Elini değiştirdi ve tek ayağını zamanla grileşmiş gibi görünen bir dala koydu. Aşağıda, çam ormanı uzaklardaki tepelere kadar devam ediyordu. Nehir kıvrılarak siyah, koyu ve parlayan kömür gibi bir

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir