Bilinmeyen Adanın Öyküsü / José Saramago

Bilinmeyen Adanın ÖyküsüBilinmeyen Adanın Öyküsü

Bilinmeyen Adanın Öyküsü’nden…

Adam kadına tatlı rüyalar dilemiş olsa da geceyi rüyalarla geçiren kendisi olmuş. Karavelasının açık denizlerde ilerlediğini, rüzgarın üç üçgen yelkenini heybetle şişirdiğini, dalgalar arasından korkusuzca geçtiğini, kendisi rahatça dümen tutarken tayfasının gölgede dinlendiğini düşlemiş. Limanda ve şehirde kendisine katılmayı reddeden ve bilinmeyen adayı aramaya çıkmayacaklarını söyleyen denizcilerin nasıl olup da teknesinde olduklarını anlayamamış, onunla kabaca alay ettiklerine bin pişman olmuş olsalar gerek.

Güvertenin bir sürü hayvanla dolu olduğunu düşlemiş, ördek, tavşan ve tavuk gibi bildik evcil hayvanların kimi mısır tanelerini gagalamaktaymış, kimiyse bir denizcinin verdiği lahana yapraklarını kemiriyormuş, adam bu hayvanları tekneye ne zaman getirdiğini hatırlamıyormuş, orada bulunmaları doğanın bir azizliğiymiş adeta, öyle ya, bilinmeyen ada geçmişte defalarca görüldüğü gibi kurak bir ada çıkarsa, en iyisi kendini emniyete almak, ne de olsa tavşan kümesinin kapısını açıp bir tavşanı kulaklarından yakalamak, tavşanı dağlarda tepelerde kovalamaktan çok daha kolay.

Sintinenin derinliklerinden, kişneyen atların; böğüren öküzlerin, anıran eşeklerin, ağır işlere koşulan bu soylu hayvanların sesleri hep bir ağızdan yükseliyormuş; tayfanın bile zor sığıştığı bir karavelaya nasıl olup da bu kadar çok hayvan sığmış acaba; rüzgâr aniden yön değiştirmiş, yelkenlerin en büyüğü iyice şişip dalgalanmaya başlamış; yelkenin arkasında adamın daha önce görmediği bir kalabalık belirmiş; teker teker saymamış olsa da sayılarının denizcilerin sayısına eşit olduğunu tahmin ettiği bir grup kadın; kendi işleriyle uğraşıyorlarmış, başkalarının işleriyle uğraşmalarına henüz sıra gelmemiş; bunun bir rüya olduğu kesinmiş artık, çünkü gerçek hayatta böyle bir şey hiç görülmemiş.

Adam dümeni tutarken bir yandan da gözleriyle temizlikçi kadını aramış, ama bulamamış, Herhalde güverteyi temizlemekten yorulmuş, sancak tarafındaki yatağında dinleniyordur, diye düşünmüş, ama bu düşüncesine kendisi bile kanmamış, çünkü nasıl bildiğini bilmese de, bal gibi biliyormuş kadının gelmekten son anda vazgeçtiğini, rıhtıma atlayıp, Güle güle, madem gözün bilinmeyen adadan başkasını görmüyor, bana yol göründü, güle güle, dediğini, oysa bu hiç de doğru değilmiş, adamın gözleri

LİNK

Author: epubindir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir