Balthazar – İskenderiye Dörtlüsü #2 – Lawrence Durrell

BalthazarBalthazar

Balthazar’dan…

Justine, Melissa, Clea… Aslında sayımız çok azdı — bir tek kitapla bunlardan kolayca kurtulunacağını sanırsınız, öyle değil mi? Ben de o düşüncedeyim, öyle de sanıyordum. Artık zaman ve koşulların bozduğu elektrik devresi sonsuza dek kopuk kalacak…

Ben onları sözcüklerle diriltme işine girişmiştim, onları bellekte belli bir yere yerleştirme, her birine kendime özgü zamandaki yerlerini verme işine. Bencilce. Kitabı yazma işini tamamlayınca sanki içinde davranışlarımızın bulunduğu kukla evinin kapısına kilit vurmuşum gibime geldi. Gerçekten de dostlarımı, sevgililerimi artık canlı, yaşayan kişiler olarak değil, zihnin renkli aktarımları olarak görüyordum; tıpkı halı desenleri gibi benim kâğıtlarıma işlenmişlerdi, artık kentte oturmuyorlardı. Onlara, onları anlatırken kullandığım sözcüklerden daha çok bir gerçeklik bağışlamak güçtü. Beni kendime dönmeye çağıran ne?

Ama devam edebilmek için önce geriye dönmek gerek: Onlarla ilgili yazdıklarımda doğru olmayan şeyler mi vardı? Hayır, bununla bir ilgisi yok. Ancak onları yazarken olguların hepsi elimin altında değildi. Çizdiğim tablo iğretiydi — birkaç kırık vazoya, bir yazılı tablete, bir tılsıma, birkaç insan kemiğine, gülümseyen altın bir maskeye bakarak çizilen yitik bir uygarlığın resmine benziyordu.

Pursewarden bir yerde, «Kendi seçtiğimiz, yalanlar üzerine kurulu hayatlar yaşıyoruz,» diye yazıyor. «Gerçeklik algımızı zaman ve uzam içindeki konumumuz belirliyor — kişiliklerimiz değil, oysa biz ikincisini yeğlerdik. Böylece gerçekliğin her bir yorumu tek bir konuma dayanıyor. İki adım sağa ya da sola kaysak, bütün görünüm değişecek.» Buna benzer bir şeyler…

Kişilere gelince, ister gerçek olsunlar ister uydurma, yeryüzünde böyle yaratıklar yok. Her ruh karşıt eğilimlerin karınca yuvasına benziyor. Değişmez nitelikli kişilik diye bir şey bizim kendi kuruntumuz — ama eğer yaşamaya niyetimiz varsa gerekli bir kuruntu!

Değişmeden kalan şeye gelince… örneğin Melissa’nın utangaç (tarihin ilk baskı yöntemleri kadar acemice) öpücüğünü önceden kestirebilirsiniz, ya da Justine’in kaş çatmalarını — öğle zamanı Sfenks’in çizdiği yörüngelere benzeyen o ateşli kara gözlere düşen gölgeyi. «Sonunda, » diyor Pursewarden, «her şeyin herkes için doğru olduğu anlaşılacak. Aziz ile Kötü Ruhlu Kişi

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir