Ekmeğimi Kazanırken / Maksim Gorki

Ekmeğimi KazanırkenEkmeğimi Kazanırken

Ekmeğimi Kazanırken’den…

Sık sık tanıdık bir kadın müşteriyi nazik bir şekilde selamlayıp, tatlı sözlerle uğurladıktan sonra, arkasından utanmadan bir yığın çirkin laf ederlerdi. İçimden, sokağa fırlayıp koşarak kadına yetişmek ve hakkında neler konuştuklarını bir bir anlatmak gelirdi.

İnsanların, çoğunlukla birbirlerinin arkasından kötü sözler söyleyip dedikodu yaptıklarını biliyordum. Ama bunlar sanki biri tarafından dünyanın en iyi insanları olarak kabul edilmiş ve dünyayı yargılama görevi kendilerine verilmiş gibi, herkes hakkında insanı çileden çıkaracak tarzda rezilce konuşurlardı. Çoğu insanı kıskanır, kimseyi övmezlerdi. Herkes hakkında hiç olmazsa az çok, kötü bazı şeyler bilirlerdi.

Bir keresinde, mağazaya kırmızı yanaklı, gözleri ışıl ışıl parlayan genç bir kadın gelmişti. Yakası siyah kürklü kadife bir manto giymişti ve yüzü, kürkün üstünde eşsiz bir çiçek gibi yükseliyordu. Mantoyu sırtından çıkarıp Saşa’nın eline bırakınca daha da güzelleşti. Zarif vücudu gri mavi ipek bir elbiseyle sımsıkı sarılmıştı, kulaklarındaki pırlantalar göz kamaştırıyordu. Bana peri padişahının kızını hatırlattı.

Onun valinin karısı olduğuna emindim. Kadını, sanki bir tanrıçaymış gibi eğilerek, tatlı iltifatlara boğarak, özel bir saygı göstererek karşıladılar. Üç adam tıpkı şeytanlar gibi mağazanın içinde şuraya buraya koşuşturup duruyordu. Görüntüleri dolapların camlarına yansıyor, sanki çevredeki her şey tutuşup eriyor, adeta başka bir görünüşe, başka bir şekle bürünüyordu.

Ama kadın, hemen pahalı bir ayakkabı seçip gittikten sonra patron dudaklarını şapırdatarak ıslık çalar gibi:

“Kan-cık,” dedi.

Tezgâhtarın ağzından ise hor gören bir tavırla, “Tek kelimeyle artist,” lafı çıktı.

Ve birbirlerine, kadının âşıklarından, maceralarından söz etmeye başladılar.

Öğle yemeğinden sonra patron, mağazanın arkasındaki küçük odaya uyumaya gitti, ben de altın saatini açarak, içine sirke damlattım. Uyandıktan sonra, elinde saatle, hayretler içinde homurdanarak mağazaya girişini görmek beni pek memnun etti.

“Bu hiç hayra alamet değil! Saatim aniden ter içinde kaldı! Saatin terlemesi de hiç görülmüş şey değil! Bu bir uğursuzluk işareti mi acaba?”

Mağazadaki koşuşturmalara ve evdeki işlerin çokluğuna rağmen ağır bir can sıkıntısı içimi kaplıyordu

LİNK

Author: admin

1 thought on “Ekmeğimi Kazanırken / Maksim Gorki

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir