Karanlığın Kızı / Kelly Keaton

Karanlığın KızıKaranlığın Kızı

Karanlığın Kızı’ndan…

Henüz dört yaşıma basmışken Louisiana eyaletine emanet edilmiştim, demek ki bundan altı ay sonra da annem ölmüştü. Bütün o yıllar boyunca neye benzediğini, ne yaptığını, bırakıp gittiği o küçük kızı hiç düşünüp düşünmediğini merak edip dururken, meğer o yerin yedi kat dibindeymiş, lanet olası tek bir şey yapacak ya da düşünecek halde değilmiş.

Ağzımı açıp da dışarı çıkmasına izin vermediğim çığlık göğsümde patlayacak gibiydi. Gözlerimi ellerime dikmiş bakıyordum, masanın beyaz kompozit yüzeyinin üzerinde tırnaklarım minik karafatmalar gibi parıldıyordu. Parmaklarımı kıvırıp tırnaklarımı kaplamaya geçirmemek için kendimi zor tutuyordum; belki tırnaklarımdan ayrılan etin acısı, göğsümü yakıp sıkıştıran acıyı bastırabilirdi. Kendimi toparlayıp, “Peki,” dedim, “tam olarak nesi vardı?” Soru ağzımda kötü bir tat bırakmıştı, yüzüm kıpkırmızı kesilmişti. Ellerimi çekip masanın altına indirdim ve bacaklarımın üzerine koydum, terleyen avuç içlerimi kot pantolonuma sürttüm.

“Şizofreni. Hezeyanlardan -şey, bir hezeyandan mustaripmiş.”

“Sadece bir hezeyan mı?”

Dosyayı açıp sayfaya göz atıyormuş gibi yaptı. Bu sırada, adamın sinirleri acayip bozuk görünüyordu; bunun için onu suçlayamam. Kim genç bir kıza annesinin kendini öldürecek kadar kafayı yediğini söylemek ister ki?

Doktorun yanakları kızarmaya başlamıştı. “Burada yazdığına göre,” zorla yutkunarak okumaya devam etti, “yılanlarla ilgiliymiş… yılanların kafasını delip dışarı çıkmaya çalıştığını iddia ediyormuş; kafa derisinin altında gittikçe büyüyen ve hareket eden yılanlar olduğunu sanıyormuş. Birkaç defa derisini tırnaklarıyla kazıyarak kanatmış. Yemekhaneden çaldığı kahvaltı bıçağıyla kafasını delmeye çalışmış. Doktorların verdiği hiçbir ilaç ya da söylediği hiçbir şey onu, bunların hepsinin hayal gücünün ürünü olduğuna inandırmaya yetmemiş.”

Olanları gözümde canlandırdığımda, tüylerim diken diken oldu. Yılanlardan nefret ederdim.

Doktor Giroux dosyayı kapattı, beni rahatlatabilecek bir şeyler bulma çabası içinde olduğu belliydi. “Şunu unutma, o günlerde pek çok insan post-travmatik stresle boğuşuyordu… Sen o zamanları hatırlayamayacak kadar küçüktün ama…”

“Biraz hatırlıyorum.” Nasıl unutabilirdim ki? Peş peşe vuran iki tane dört şiddetindeki kasırgayla yerle bir olan New Orleans ve eyaletin güney yarısından

LİNK

Author: admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir