İmparatorluk’un Gölgeleri
İmparatorluk’un Gölgeleri’nden…
Chewbacca öfkeyle kükredi. Bir stormtrooper kendisini tuttu ve o da onun ayaklarını yerden kesti, gümbürdeyen zırhıyla çukurun içine düştü. İki muhafız daha geldi ve Wookiee sanki oyuncak bebeklermiş gibi ikisini de harcadı.
Her an Vader’ın askerlerinden biri tarafından vurulabilirdi. İri ve güçlüydü ama kazanamazdı; onu vuracak –
Han, Wookiee’ye bağırarak onu sakinleştirmeye çalıştı.
Leia, donmuş kalmış bu olanlara inanmakta güçlük çekiyordu.
Han konuşmaya devam etti: “Chewie, başka fırsatlar da olacak! Prenses, ona göz kulak olman gerekiyordu. Duydun mu beni?”
Han’ın sözde arkadaşı Lando Calrissian’ın onları Darh Vader’a sattığı Bespin’deki Cloud City’nin altında karanlık bir odadaydılar. Çevrelerini saran altın rengi bir ışık durumu daha da inanılmaz hale getiriyordu. Chewbacca, Han’a baktı, yarı sökülü haldeki Threepio Wookiee’nin sırtındaki bir çantada duruyordu. Hain Calrissian vahşi bir hayvanmış gibi uzak bir köşede tutuluyordu. Ortalık muhafızlar, teknisyenler ve kelle avcılarından geçilmiyordu. Vader’ın varlığı ve likit karbonun kokusu etraflarındaki havaya sinmiş ve morgla mezarlığın karışımı bir kokuya dönüşmüştü.
Chewie’yi kelepçelemek için daha fazla muhafız geldi. Wookiee artık daha sakindi. Han’ı anlamıştı. Hoşuna gitmemişti ama anlamıştı. Muhafızların kendisini kelepçelemesine izin verdi.
Han ve Leia birbirlerine baktılar. Bu olamaz, diye düşündü Leia. Şimdi değil.
İkisi de duygularına hakim olamamıştı. Mıknatıs gibi birbirlerini çektiler ve sarıldılar. Tutku ve umutla dolu olarak sarılıp öpüştüler –umutsuzlukla ve külle çevrili oldukları halde.
İki stormtrooper Han’ı iterek götürdü ve dondurucu panelinin üzerindeki uzun levhaya dayadılar.
Leia’nın dudaklarından kontrolü dışında sözcükler dökülmeye başladı. “Seni seviyorum!”
Soğukkanlılığını hâlâ yitirmemiş olan Han cevap verdi. “Biliyorum.”
Han’ın yarı boyundaki Ugnaught teknisyen yaklaştı, Han’ın ellerini çözdü ve çekildi.
Han önce teknisyene sonra da tekrar Leia’ya baktı. Han’ın bağlı olduğu levha çukura doğru inmeye başladı. Gözlerini Leia’ya dikmişti ve son ana kadar hiç ayırmadan bakmaya devam etti… ta ki dondurucu buhar her yanını kaplayıp görüşünü kesene kadar.
Chewie bağırdı, Leia ne dediğini anlamasa da öfkesini, acısını…